Seçimlerin yapıldığı pazar günü akşam bütün aile efradı çerezleri gündüzden hazırlamışlardı. Seçim sonuçlarını izlemeyi planlıyorlardı. Onlar kullandıkları oyu dışarıya sezdirmeseler bile ben kimin, hangi partiye oy kullandığını az çok sezebiliyordum.
Kendilerini daha önce defalarca uyarmıştım; ”Yılbaşı gecelerini andıran uzun bir gece olmayacak, sonuçlar en fazla bir, bilemedin iki saat içinde belli olur; bu çerezleri boşuna aldınız.” demiştim.
Hepsi de oy kullandıkları partilerinin çekişerek galip gelmesini bekliyorlardı.
Tam bir saat sonra çerezlerin hepsi bana kaldı. AKP’ye oy atanlar bile sonuçların hemen belli olmasına üzüldüler.
Anladım ki önceki iki yıl içinde anlattıklarım bir kulaklarından girmiş, diğerinden çıkmıştı. Ama şimdi hepsi başıma toplandılar.”Anlat” dediler,”Şimdi neler olacak?”
”Benim bildiğim bir şey yok, her şeyi Müştak Baba biliyor.” dedim.
”Öyleyse Müştak Baba’yı anlat! ” dediler.
Başladım anlatmaya!
Önce ”Timsah” şiiriyle başladım. Çünkü orada 2030 yılına kadar olacakları Müştak Baba ”EY SEFİD!” diye seslenerek anlatıyordu. Sefid kelimesinin AK manasına geldiğini, seçimlerden tam altı ay önce bir televizyon programında söyleyince; ”Sen AK Parti’nin 2030 yılına kadar başımızda kalacağını nasıl söylersin? AK Parti’den para mı aldın?”diye tepkiler almıştım. Fakat ne hayrettir ki seçim sonuçları belli olup da AK Parti % 50 oy alıverince, seçimi yorumlayanların çoğu şöyle demeye başladılar:
”%50 oy, bundan sonraki seçimleri de AK Parti’nin kazanmış olduğunu gösteriyor.”
Altı ay sonra gelinen nokta böylece belli oldu. AK Parti en azından 8 yıl daha ülkemizi yönetecek. Bu da 2019 senesi demektir.
Televizyondaki yorumların da 2019’a çekildiğini gören aile efradı artık anlattıklarıma hiç itiraz etmemeye başladı. Pür dikkat beni dinliyorlardı.
Müştak Baba, bu yıl Kuzey Irak’a ordumuzun gireceğini söylüyor. 2016’da bir referandum olacak ve bu referanduma kendileri de bir referandum yaparak Kuzey Irak ahalisi de dâhil olmak isteyecekler. Amaçları Türkiye ile bütünleşmek olacak.
Baktım, herkes pür dikkat beni dinliyor!
Eğer böyle olacaksa Anayasa oylamasının yapılması gelecek seçimlerden sonraya kalıyor. Bu dönemde Anayasa işini unutun.
”Doğru söylüyorsun.” dediler. AKP’nin milletvekili sayısı, oylarının artmasına rağmen düşmüş görünüyor. Anayasa işi olmaz bu dönem.
”Ama” dedim ”Anayasa işine engel olan MHP, Kuzey Irak’a giriş konusunda AKP’ye tam destek vermiş olmalı ki ordumuz sınır ötesine girmiş ve kalıcı olarak Kuzey Irak’a yerleşmiş. Demek ki bu 4 yıllık dönemdeki kilit parti MHP olacak.
İçlerinden MHP’ye oy atan birisi ; ”Ben zaten biliyordum.” dedi. ”Belliydi. Çünkü çok üstümüze geldiler. Bizi yok etmek istediler. Ama şimdi kozlar bizim elimizde, istemezsek AKP yerinden kıpırdayamaz bile.”
Bir diğeri ”Susun!” dedi, ”Balkon konuşması başlıyor! ”
Çayımdan bir yudum almıştım ki seçimi kazanan başbakanımız, bu seçimi kazanları sayarken birden ”Musul, Kerkük, Bağdat, Şam, Lübnan’da kazanmıştır.” diyerek önümüzdeki 4 sene olacakları özetleyiverdi. Sanki Müştak Baba’nın divanında yazılı olayları, başbakanımızın sözlerinden dinliyorduk.
”Peki ya başkentin İstanbul’a gelmesi nasıl olacak ?” diye bir ses duydum.
Aile fertleri, iki yıldır onlara anlattıklarıma hiç inanmamışlardı ama şimdi 2011 yılının 12 Haziran gecesi saat 10.30’da Balkon konuşmasının tek bir satırını işitince bana kesinkes inanıyorlardı. Bundan emindim.
Cevabım şöyle oldu:
”Ordumuz Irak’a girince başbakanımız aynen bu geceki gibi bir balkon konuşması yapacak. Başkentin İstanbul’a gelmesinin zorunlu hale geldiğini anlayacaksınız. Çünkü Müştak Baba bu iki olayı sıkıca birbirine bağlayarak ”NUN VEL KALEM BAŞINDAN ALINSA NUN YUNUS” diyerek divanının 99. sayfasındaki ”Ankara” şiirinin ikinci beyitinde 1433 yılının başını tarih olarak veriyor. Yani 27 Kasım 2011 tarihini. Ankara’nın başkent olduğu tarihi 60 gün gecikmeli olarak bildiği göz önünde tutulacak olursa, 27 Kasım 2011’den sonraki 60 gün; en fazla Ocak sonu-Şubat başı 2012 olabilir. Bu tarihte Ankara’nın yöneticilik vasfını simgeleyen EFSER=TAC başından alınacak, aynı zamanda YUNUS peygamberin memleketi olan IRAK da baş kısmından alınmış olacak ve bunu şimdi 54 milletvekiline sahip olacağı anlaşılan MHP’nin AK Parti’ye bu konudaki desteğiyle Allah o günleri bize nasip ederse görebileceğiz. İşte böyle olacak.”
”Anlat, anlat!” dediler, ”Sonra neler olacak?”
”Sonra” dedim ”Diğer seçim dönemine kadar meclisin İstanbul’a gelmesi ve tam da seçimlerden önce İstanbul Meclisi’nin açılış töreni var, belki de 29 Ekim’de. Çünkü Müştak Baba buna ”Bir bayram günü olacak bu iş.” diyor. 1435 Hicri senesinde yani 2014 yılında.”
”Ardından bir yıl içinde yeni seçimler için Karar alınıyor. Bu arada Başbakanımız cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanımız da Başbakanımız olacak olmalı ki AK Parti serüveni kesintisiz devam edebilecek olsun.”
”Daha sonra, daha sonra?” dediler!
”Daha sonra Irak’ın tamamı ve Lübnan ile Suriye’nin anavatana katılmaları var, giderek 2023’e kadar…”
Ya 2023’te neler oluyor?
Onu size şimdilik söyleyemem, Müştak Baba izin vermiyor ama şu kadarını bilin ki bunca iş eğer gerçekleşecek olursa buna en çok İsrail sinirlenir ve bu durum onu kesin zayıflatır, geçici de olsa büyük bir zaafa girer.
Saat 11’e gelirken aile fertlerini evlerine uğurluyordum. Artık hepsi rahatlamış gibiydi. 2023’e kadar olacakları, seçimi kesin bir galibiyetle bitiren başbakanımızın balkon konuşmasından öğrenmişlerdi. Önümüzdeki hedef artık Türkiye’nin Misak-ı Milli’siydi. Haydi hayırlısı!
Serhat Ahmet Tan
Anadoluda bir söz vardır.Aç tavuk kendisini buğday ambarında görürmüş.Türk milleti aydınlanıyor.Okuyor dinliyor ve analinizini iyi yapıyor artık.Kendisini kandıranları,Ülkeyi bölmek için kimin çaba sarfettiğiniTürkiyenin bütün kazanımları özelleştirilerek bulunan matrahın kendisine refah payı olarak dönmediğini 10 bin doların kendisine yansımadığın,Teröriste sçlu muamelesi yapıldığını,Türkiyenin başbakanın kendisine Türk demediğini daha sayayımmı daha neler neler.Onun için 2017 v1 2023 ler hayaldir.
Tespitleriniz doğru çıkıyor bende ordu nasıl ıraka girecek hemde seçimlerden hemen sonra diyordum aylardan da mayıstı sanırsam.Şimdi vaziyet bunu gösteriyor.İrdelemeye devam edelim bakalım daha neler çıkacak.Türkiye artık tarihten gelen misyonunu eda etmeye başladı.Herkesin bunu anlaması lazım.Başbakan kendine türk demiyormuş gibi masallaarı bırakalım at gözlüğünü çıkaralım artık.Onun yaptığı işlere ben strateji gözüyle bakıyorum ikili oynayarak düşmanı şaşırtmak gibi.Onu eleştireceksek daha mantıklı şeylerden başlamak lazım.
Müştak Baba Fenerbehçe’yi görmüş mü? Dalga geçmek için sormuyorum.
AKP iktidarı bu ortaya çıkan X faktör ( Fenerbahçe )sebebi ile gelecek seçimleri kazanabilir mi?
Dalmasın timsah karadenize ak derken.Irağa hiç bulaşma denmiyor mu?
Hızır’ın görevine soyunmuş zaman yolcusu olmayan bu an zaman diliminde yaşayan sahte Hızırlar peydah olamaz mı( Tarihi değiştirmeyi kendine misyon yapmış piskopatlar,diğer bir X faktör ) ?
İlk mesajım cümle düşüklükleri içerdiğinden yeniledim.
Buna tam da “Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmak” denir.
Yaşı 50 civarında olan benim gibiler hatırlasınlar geçmişi. Sağ-sol çatışması tüm ülkede bu günün güneydoğusuna aşağı yukarı benzer haldeydi. 12 eylülde çocuk sayılırdık ama gözlemlerimde solcuların çoğunlukla esmer, sağcıarında ya badem ya da sarkan bıyıkları oldukları dikkatimi çekiyordu. Darbeden sonra esmer olan solcular PKK yı oluşturularken beyaz olanlar azınlıkta kaldılar ve çoğu bu işleri bıraktılar. Sağcılar ise Özal ve Erbakan çizgisi etrafında kümeleştiler. Esmerlerle badem bıyıklılar arasındaki çekişme ya sona erecek ya da kesin olarak ayrılacaklardır. Belki de esmerler akrabalarıyla önce birleşip büyük ortadoğu devletini kurarlar ve sonra da yeterli çoğunluğu bulunca ayrılıverirler. Elma şekerinin sapı da badem bıyılılar ile darbede pes eden beyaz solcuların elinde kalır. Ne yazık ki bu sap bu arbedede ateş almış ve dumanı tütmekte olabilir. İşte burada sağlam bir rüzgar bu sapı alevlendirilirse bir yangın daha çıkar. Sonuçta harap hale gelmiş bu sapta ikiye bölünür ve nur topu gibi iki küçük devletçik ortaya çıkar. Ancak bu devletçikler büyük savaş için oldukça küçülmüş lokmalar olarak timsahın kendilerini yutmasını beklemeye koyulurlar.
Elimizdekini korumak bu gün için daha akıllıca geliyor. Devlet politikamız “yurtta sulh cihanda sulh” olmaya devam etmelidir. Ahir zamanda güzel şeyler şeytandan gelecektir. Unutmayalım.
ak partinin seçim sloganlarından biri değilmiydi “işte millet işte güç;hedef 2023”? olaya başka bir yönden mi yaklaşıyorlar? belki başka kaynaklardan yararlanıyorlardır?
Türkiye ‘ nin adını niçin “Türkiye” koymuşlar ?
Bizim Irak ‘ a girip Irak ‘ ı Türkiye’ ye bağlamamız demek ;
Türkiye’ deki Türkleri azınlık haline düşürmek demektir.
Bence Türkiye ; Irak ‘ ı değil
Rumeli ve Balkanlar’ da Türklerin yaşadığı toprakları kendine bağlamalıdır.
Bugün Kosova’ da, Makedonya’ da, Batı Trakya’ da, Bulgaristan’ da Bosna’ da milyonlarca Türk yaşamaktadır.
Kırcaali’ de, Niş’ de, Mostar’ da, Üsküp’ te, Varna’ da, Harmanlı’ da, Dedeağaç’ ta, Kavala’ da Türkler yaşarken ;
Musul ‘ da bir tek Türk yoktur.
Ya da Nahcıvan’ da Azerbaycan’ da milyonlarca Türk varken ne işimiz var
bir tek Türk’ ün yaşaMAdığı Musul ‘ da ?
Gerekirse Hakkari’ yi , Diyarbakır’ ı verelim ,
Rumeli, Balkanlar, Nahcıvan ve Azerbaycan’ ı alalım.
Çünkü Rumeli, Balkanlar, Nahcıvan ve Azerbaycan Türkleri ; Türkiye’ nin gelmesini özlemle bekliyorlar.
Ne Mutlu Türküm Diyene diyen herkesi kucaklıyorum.
Saygılarımla,