Yazar: 03:17 Köşe Yazıları, Politika • 6 Yorum

KAPI: İsra Suresi Türkiye-İsrail Savaşına mı İşaret Ediyor?

 

Orjinalinden okuyabilenler bilirler. Kur’an-ı Kerim’de normal ayetlerin bittiği yerlerde veya bazı cümlelerin sonlarında, daha küçük bazı harfler bulunur. Bunlar ‘’ayın’’, ‘’tı’’, ‘’cim’’, ‘’lamelif’’ gibi değişik harflerdir. Ayetleri okurken hafızlar bu harflere özellikle dikkat ederek okurlar, buralarda bir müddet durup nefes alırlar.

Vakfı Ayın denilen ığ sesi veren harf de böyledir. İki ayın harfi arasındaki bölüme aşir denir. Bir aşirdeki ayetlerin hepsi aynı konuya aittir.

İsra Sure’sine başlangıçtan itibaren bir göz atarsanız tam onuncu ayette bir vakfı ayın olduğunu görürsünüz. Anlarsınız ki miraç olayı dahil İsrailoğulları ile ilgili ayetler hepsi aynı konudan bahsediyorlar.

En son kitabımda (henüz çıkmadı) bu ayetlerden bahsediyorum. Dördüncü ayetten itibaren hep ikili bir sistem anlatılıyor. İsrailoğulları önce bir devlet kuruyorlar, sonra bir gerileme süreci ve birinci savaş, sonra büyük bir yükseliş ikinci devletle birlikte oluyor. Devletten sonra üstün bir hakimiyet dönemi yaklaşık 150 yıl sürüyor. Ardından ikinci savaş ve ikinci ceza, egemenliğin sonu geliyor.

Yedinci ayet bütün bu olayların kimler arasında gerçekleştiğini ve ne zaman meydana geldiğini ortaya koyuyor.

‘’MESCİDE GİRSİNLER EVVELCE GİRDİKLERİ GİBİ’’ cümlesi her şeyin günümüz modern giriş şartlarında olması gereken işler olduğunu söylüyor bize.

Hz. Ömer’den sonra, günümüz dahil, Müslümanların Mescid-i Aksa’ya giremedikleri bir dönem olduğunu ben hiçbir kaynakta bulamadım.

Sanıyorum önümüzdeki yıllarda bizi bekleyenler hiç de alıştığımız cinsten olmayacak. Mescide herhalde Müslümanlardan başkası ibadet için girmez. İsrailoğulları Mescid-i Aksa’da neler planlıyorlar acaba? Henüz başımıza gelmemiş olan olayların anlatıldığı İsra Suresi’nin ilk on ayetini bir de bu bakış açısıyla okumanızı istiyorum. Benim gördüklerimden çok daha fazlasını göreceğinize eminim.

Sadece İsra Suresi olsa iyi… Maide Suresi’nin 20’den 26’ya kadar olan ayetleri de var. Onlar da iki tane Müslüman devlet adamının birbirleriyle konuşması şeklinde tasarlanmışlar. ’’Kapıya girelim’’ diyorlar, ’’Kapıyı ele geçirelim’’. Ayetin devamındaki hikayelerden anlaşılıyor ki girmek istedikleri yere girmişler.

Kapı olarak çevrilen kelimenin orjinali ‘’el bab’’… Yani bir odaya veya bir kaleye sığmayacak büyüklükte özel bir kapı.

Arapça ve İbranice’nin kökeni Sümerce’dir. Özellikleri her iki dil de aynen muhafaza edilmektedir. Arapça hocamız bir derste kolaylık olsun diye bize bahsetmişti, eğer bir kelimenin anlamını tam olarak yerine oturtamıyorsanız onu tersten okuyun aynı manayı verir demişti.

Deneyelim mi?… Hadi deneyelim…

‘’EL BAB ————-BABEL! ‘’

Allah Allah… Babel neresi olabilir acaba? Meşhur Tanrıların kapısı anlamına gelen bu kelime şaşıracaksınız ama IRAK demektir.

Öyle ise Maide Suresi’nin yirmi üçüncü ayeti iki Müslüman devlet adamının Irak’a girmek istediklerini ve girdiklerini anlatıyor bizlere…

Eski zamanda olmuş derseniz yani Antik İsrail’de size cevap olarak o zaman İsrailoğulları’nın karşısındaki cephede herhangi bir Müslüman var mı derim. Bırakın tek tük Müslümanı, bu ayetler Müslüman bir devletten bahsediyor.

Peki sadece bu mu, başka deliller var mı derseniz; ‘’evet var’’ diyeceğim. Açın Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri’ni, okuyun. Yirminci ayetten itibaren konuşan Musa AS.’nin söylediği sözlerin geçmişe göre değil geleceğe göre anlaşılması gerektiğini söylüyor.

İsrailoğulları kutsal topraklara giriş yapıyorlar, iki Müslüman yönetici Irak’ı alalım diyor ve Irak alınıyor. Ve Meşhur alimlerimizden Elmalılı da bu hadiseler geçmişte değil gelecekte olacak diyor.

Siz ne dersiniz?..

Dahası var mı derseniz, Müştak Baba’ya bakın derim. O, bu olayın yılını bile yazmış.

Sakın şaşırmayın, şaşkınlık kelimesini daha güçlü bir kelimeyle değiştirmeyi düşüneceğimiz günler kapının hemen ardında, bizleri bekliyor. Kapı ise açıldı açılacak…     Kapı açıldığında beni hatırlayın…

 

www.anahtar.tv

(Visited 476 times, 1 visits today)
Kapat
Yandex.Metrica