Arapçanın çok güzel bir özelliği var. Kökeni Sümerceye dayanan ve Akadcadan neşet alan diller olarak İbranice ve Arapça dillerinde eğer manasından emin olamadığınız herhangi bir kelime ile karşılaşırsanız, onu tersten okursanız size aynı manayı veren başka bir kelimeye ulaşırsınız.
REMZ: Gizli bir işaret demektir. Tersi ise ZEMMAR’dır. Onun da manası “düdük çalan” demektir.
Hiç alakası yok gibi görünüyor ama öyle mi acaba?
Müştak Baba’ya göre her iki mana da geçerli ve bu satırlar “kıyamet” dediğimiz topluca koşuşumuz ile ilgili.
Ankara şiiri, Divan-ı Müştak Efendinin 29’uncu sayfasında bulunuyor. Ve bize hiç de alışık olmadığımız acayip şeyler anlatıyor. Sadece anlatmakla da kalmayıp olayların tarihini de veriyor. Ne acayip, değil mi?
Birinci satır şöyle:
Me’vayı Nazenine eğer ELF olursa EFSER
(Nazlı şehire eğer Bin kişi yönetici olursa)
Bu satır Elf ve Efser kelimelerinin ebced değerleri toplanınca 1341 hicri tarihini veriyor. 1923 miladi senesinde aynen satırın söylediği gibi oluyor ve Osmanlı zamanındaki tek bir yönetici bulunuyorken yazılan bu satır Ankara’nın başkent olmasıyla yeni kurulan Cumhuriyetimizin meclis ile çok kişi tarafından idare edilmesini tam 100 yıl öncesinden bize bildirmiş oluyor; ne acayip!
Elbette devam ediyor. İkinci satır ise şöyle:
LABUDD olur O ME’VA İslambol ile hemser
(Mutlaka olur o şehir İstanbul ile kardeş)
Bu satırda ise büyük harflerle gösterdiğim LABUDD ve O ME’VA kelimelerinin toplamı 93 rakamını veriyor. Bundan hangi sonuca ulaşıyoruz, biliyor musunuz? Çok şaşıracaksınız. Tam 93 yıl Ankara başkent olarak kalıyor. Sonra?
İstanbul başkent oluyor.
Çünkü eğer bir şeyi sınırlarsanız bunun anlamı süre dolduğunda eski hâline gelecek olan bir şeyi ortaya koyuyorsunuz demektir.
Edebiyatımızda Me’vayı Nazenin olarak bilinen Ankara tam 93 hicri yıl sonra yani 1341+93=1434 hicri yılında Tacını yani yönetimi İstanbul’a devrediyor. 1434 hicri yılı ise miladi 2013 yılını gösteriyor.
Müştak Baba bizimle böyle konuşuyor. Tasarladığı satırlardan usta bir âlim olduğu, musikiden edebiyata, matematiğe, astronomiye kadar çeşitli sahalarda uzman olduğu rahatlıkla anlaşılıyor.
Peki, bu iş nasıl olacak?
Yani anayasaya değiştirilebilmesi bile teklif edilemeyen başkent maddesi nasıl değişip de başkent İstanbul’a gelecek acaba?
İşte cevap geliyor, üçüncü satırdayız…
NUN VEL KALEM başından alında NUN YUNUS
(Ordu ve devlet daireleri başından alınsa ordu Ninova’da)
Bu acayip satırın verdiği tarih büyük harflerle yazılmış olan kelimeler toplanınca 1433 yılını gösteriyor. Yani 2011 27 Kasım miladi tarihini… Üstat burada “başından alınsa” fiilini kullanarak ikili anlatım yolunu seçmiş. Bu çok harika bir tasarım, ben bu satıra bayılıyorum.
Neden mi?
Anlatayım. Üst satırda başkentin İstanbul’dan alındığı ve tekrar iade edileceği tarihleri bulmuş idik. İstanbul’un başkent olacağı tarih 1434 hicri idi. Bu satır da 1433 hicri yılı yani bir yıl öncesi çıkmıştı. Ayrıca İstanbul’un başkent olabilmesinin gerekçesini arıyorduk. Her iki soruya çok özel bir tasarımla tek satırlık kesin bir cevap verdiğini görüyoruz.
Şimdi dikkat edin:
Kılıç ve ordu manasına gelen “nun” kelimesini, devlet dairesi anlamına gelen “kalem” kelimesi izliyor ve satır 1433 tarihini veriyor. Fiil ise başından alınsa diyerek bize ne olacağını anlatıyor. Yani:
1) 1433 yılında Genelkurmay ve devlet daireleri daha önce başına taç olarak verilen Ankara’nın başından alınsa
2) 1433 yılının başından itibaren ordu ile Yunus peygamberin yaşadığı Ninova (Süleymaniye – Kuzey Irak) bölgesi alınsa
Bu satırlar için şu özelliği de söylemeliyim. Müştak Baba, verdiği tarihleri hep hicri yılın sonunu gözeterek verir. Burada bir istisna görüyoruz; bize “başından alınsa” deniliyor. Anlıyoruz ki Muharrem ayı ile 27 Kasım 2011 tarihinde başlayan 1433 hicri senesi girer girmez ordumuz da kalıcı olarak Kuzey Irak’a girip oraya yerleşecek.
Acayip, çok acayip!
İncelemekte olduğumuz şiir olan Ankara’da daha ne inciler var, bilemezsiniz. Bunun için bir başka yazımı beklemelisiniz. Çünkü sadece üçüncü satıra geldik ve üç tane “remz”, yani “zemmar” ile karşılaştık.
Müştak Baba bunlara “düdük alan işaretler” diyor. Aynı kıyameti başlatan İsrafil meleğinin Sur’a üflemesi gibi… Bütün bu satırların kıyamet olarak bildiğimiz toplu yok oluşa yakından, güçlü bir bağlantısı olmalı.
Kuzey Irak’a Türk ordusunun 27 Kasımdan sonra girip yerleşmesi kıyameti tetikleyen domino taşlarının ilki olabilir mi?
Başkent maddesinin değiştirilmesi, aradan fazla zaman geçmeden tam bir yıl sonra İstanbul’un başkent olabilmesi Kuzey Irak’a giren Türkiye’nin bu hamlesine karşı çıkıp tehdit oluşturan İran’ın rakibane tavra dönmesi sebebiyle kolaylaşıyor olabilir mi?
Şiirin takip eden satırlarında tam 5 adet daha kehanet mevcut. Bunları sırasıyla paylaşmak isterim ama şimdilik bu kadar yeter. Hele bir 27 Kasım 2011 gelsin bakalım, Kuzey Irak kehaneti gerçek olacak mı?
Aralık ayından itibaren “ben zaten biliyordum” diyenleri televizyonlarda bolca izleyeceksiniz. Olaylar olduktan sonra “ben biliyordum” demek fayda vermez. Çünkü O zaman düdük çalınmış olacak. Önemli olan uyarıyı düdük çalmadan önce yapabilmektir.
Öyle sanıyorum ki bütün bunları bize tam 200 yıl önceden bildiren üstadımızın bu bilgileri “ben ne âlim adamın, görün” diye yorumlamak için söylemiyor. Aksine onun bize bir uyarısı var. Önemli bir uyarısı var. Önemli bir uyarı yapıyor bize Müştak Baba. 27 Kasımdan sonra “ben zaten biliyordum” diyecek olanlara şunu söylüyorum:
Bize iyi bir şey gibi görünen bu genişleme acaba iyi bir şey mi yoksa korkunç bir sona doğru sürüklenecek miyiz?
Eğer biliyorsanız buna cevap verin.
Bizi ne kadar zorlasa da, başkaca hiçbir çaremiz kalmamış gibi görünse de bu hamleyi yapmalı mıyız? Yoksa Misak-ı Milli macerasını 80 yıldır buzdolabının soğutucu kısmında tutan, donduran kurucularımızın yolunu mu takip etmeliyiz?
Kararı şimdi henüz Kuzey Irak ile açılan Kapı macerası başlamamışken sizler verin. Ama geleceği görerek bize gösteren üstadın kararını da dinleyin. Üstat “ne olursa olsun girmeyin!” diyor. “Çükü bu size zevk verecek Ortadoğu’dan hiç çıkamayacaksınız!”
Sonu?
Sonu diğer yazıda inşaallah…
İsrail 2029 senesini beklemez 2012 yılında yapamayacağı denen atağı yapar ise gelişmeler ne yönde olur?
aman yarabbi davutoğlunun açıklamalarına bi bakın insan istemesede huzursuz oluyor.serhat bey dediğiniz gibi israil kesinlikle durmaz peygamberlerine bile neler çektirmiş bu millet.mutlaka savaş planları masadadır türkiyeyle.çıkarımlarınızda önemli bir hata olduğunu sanmıyorum.yakın geleceğimiz (18 sene) için eğer yaşarsak savaş görücez demek ha.gelişmeler sizi doğruluyor
şuan olaylar sanki dahada hızlanıyor gibi geliyor 2029 kalmadan israil kudurmuş köpek gibi saldırabilir nato 2011 sonuna kadar türkiyeye radar sistemi kuracakmış… ve bu haber doğrulandı Allah sonumuzu hayırlı etsin birde şunu demek istiyorum bence dünya iyi ve kötülerin kesin bir biçimde ayrılacağını tahmin ediyorum herkes safını belli edecek
cok cahilce yorumlar yapıyorsunuz bilinki bunlar birer kehanet degil ilerde olacak olayların başlangıcıdır 2012 de olacak olan sahte uzaylı saldırısı herşeyin sonu olacak diyebilirim ve illuminati kartları tekerrür edecektir.masonlar amacına ulaşacak dünyada tek din tek devlet ve deccalin elcilerini heryerde göreceksiniz kapınıza anlaşma yapmaya gelmeden birşeylerin farkına varınız artık.
5 Eylül 2011 günü giriyoruz galiba Kuzey Irağa.
Sahte uzaylı saldırısı ne ya?
öncelikle aşagıda grdügün yazıyı sonnua kadar okumanı istiyorum ve mümkünse netten illuminati 2012 cümlesi ile arastrmayapmanı istiyorum. kısacası şu mydd nin yapacı son saldırı dünyadaki düzenin degisecegi insanların seytana tapacagı allahinancının kaybolacagı yeni bir çag baslıcak amerika sahte uzaylı saldırsı düzenleyim nükleer bir savas baslatacak ve sonu cok büyük bir hüsran..
UFO NEDİR?UFO VARMIDIR?
Ufo denilen saçmalık Amerika’nın uydurduğu bir komplodur.Sürekli medya yoluyla bizlere ufo diye birşey varmış gibi bilinçaltımıza yerleştirmeye çalıştılar.Ve bunu başardılarda ,birçok insan ufoların varlığına inanır durumda.CIA’nın gizli dosyalarından UFO’nun şekli ,çalışma sistemi vs. hakkında belgeler çıkmıştır.Uzun uğraşlar sonunda UFO denilen şeyin şekli, çalışma düzeni vs. çizilmiş ve sinemalarda,filmlerde sürekli tasvir edilmiştir.Artık gözümüz alışık hale gelince yarın öbürgün havada uçan bişe gördüğümüzde ‘aaa ufo!’ diyebiliyoruz.Malesef Amerika böyle bir teknolojiye sahiptir.Yarın sahte Uzaylı istilası düzenleyip ‘bizim haberimiz yok herşeyi uzaylılar yaptı’ diyeceklerdir.Ve sonra biyolojik savaş açacaklardır.Daha sonra kendi ürettikleri ilaçları bize satacaklardır.Video sitelerinde amatör kameralarla çekilmiş birçok UFO görüntüsü vardır.Ancak hepsi bir makine , yani havada ucan dairesel bir cisim şeklindedir.Bir tane sahte uzaylı yaratık ameliyatı vardır onun dışında Hiç insan sureti gibi canlı bir uzaylı yaratık videosu yoktur.Çünkü henüz insan gibi bir cisim yapma teknolojisi mevcut değildir.Özetle UFO diye birşey yoktur.Zamanı gelince Amerika UFO saldırısına uğradık diyerek olağanüstü hal ilan edecektir.Ve medyada bunu körükleyerek insanları inandıracaklardır.. MYDD
Ulluminati denen olguyu biliyorum.
Kainatta yalnız olduğumuzu sanmıyorum.
Okuduğun her şeye inanma derim ben.
evet yalnız degiliz deccal suan dünyada ve siyonistlerin hepsi kulluk ediyorlar ona eminim bu yorumu yapabildgine göre yazdıgım yazı okumamssın bile ufo denen sacmalık yıllardır toplummza aşılmaya calısılan bi olgu bundan 10 sene evvel tv de mini etekli bi bayan görüldügünde kanalı degistrrlerdi suan ise gayet normal karsılanıyor istedkleri toplumu olusturmak icin sürekli caba sarfediyorlar ve en büyük gücleri tv.
herşeyi zaman göstericek kimin haklı olup olmadıgını kimin neye inanması gerektiginide.. ve cok bi zamanda kalmadı bu link i kaybetme zamanı gelince bi cevabım olucak ve sorgulamayacaksın sözlerimi.
Kıyametin kopmasını isteyen ruh haline sahip (demek başka beklentileri kalmadı) adam sayısı arttı.Ben bildim demenin haricinde ne işlerine yarayacak acaba kıyamet?Bildikleri içinde hiç payelenmeyecekler.
Zaten sahte uzaylı saldırısı falan olmayacak.Marduk geliyor dendi uzaydan,rasathane cevap verdi biz teleskopla bakıyoruz görmüyoruz.
Ya arkadaslar ne acayip yorumlar yapmissiniz,hepinizde bir korku telas var,okuduklariniz piskolojilerinizi bayagi bi etkilemis,size suna tam iman etmek gerek,Allahin izni olmadan bu Dünyada hic bir sey olmaz,Herkesin bir Plani varsa Allahin da bir plani vardir,öyle korkuya telasa kapilip evhamlanmayin.Korkulacak tek sey Korkunun kendisidir.Ümitsizlige hic kapilmayin Bu cag Müslümanlarin cagi olacak,Kuranda Allah iman edenlere ne müjdeler veriyor,acin biraz Kuran Meali okuyun Kendinize Güveniniz gelsin.
yavuztürke katılıyorum. bu mesajlar ve sayın ahmet tanın yazdığı kitaplar sizi ümitsizliğe sürüklemesin. önümüzdeki yıllar islamın altın çağları olacaktır Allah vaadinde sadıktır. herşey daha güzel olacak inşallah. Ama tabiki herşeyinde bir sonu var son bulması içinde islamın dünya hakimiyetinden sonra son bulmasıda gerekiyor ama bunlara bir süre daha var. onun için herkes üstüne düşen görevi yapsın. işini emri bil maruf nehyi anil münkeri sürekli yapsın…
Saddam Quwait’e saldırmadan önce Amerika’dan yeşil ışık almıştı. Bu konuyu bir amerikalı diplomat da açıkladıktan kısa bir süre sonra susturuldu. Akabinde Amerika’nın teşviki ile nasıl olsa Amerika yanımda diye düşünerek Kuveyt’e giren Saddam şaşkınlıkla tüm kartların aleyhine döndüğünü ve tüm dünyada batının O’nu işgalci yarı deli Saddam olarak lanse edilmeye başlandığını görünce aptal yerine konduğunu görüp çok şaşırdı. Tüm medya Saddam’ı güç sarhoşu yarı deli olarak rezil ettikten sonra tüm dünyanın gözleri önünde ABD Irak’a çıkartma yaptı. Yıl 1992.Amerikan başkanı baba Bush. Onun başladığı işi ise daha sonra oğul Bush tamamladı. Sonrasını biliyorsunuz. Irak bu sefer Amerika tarafından çıkmamak üzere işgal edildi.Bu savaş sırasında 1 milyon Iraklı öldü. Ve Saddam’ın idamı kare kare tüm dünyaya defalarca Televizyonlarda gösterildi. Irak’ın işgalinden sonra ise oyunun bir sonraki aşamasına girildi. Kürtlere bağımsız bir devlet kurma havucu takdim edildi ve Türkiye’de ise rejim değişikliği çabaları ile savaş gibi çok önemli kararların tek bir adam tarafından alınabileceği tüm öğeler birer birer oluşturuldu. Bakıyorum da psikolojik olarak büyük devlet , başarılı ekonomi sanrıları ile halk da batının elleri ile parçalanmış imparatorluk günlerine özlemle tamamen tavına getirilmiş bir durumda. Umarım ben yanlış gözlemliyorum. Ama tek söylemek istediğim şu idi. Vatanımızı elden kaçırmak ve vatansız olmak veya tüm dünya tarafından yeni bir soy kırımının hedefi olarak Türkiye’nin gelen gidenin kınadığı zorba ve insafsız ve hatta şuursuz konumuna getirilip konulmasını hiç bir zaman istemem. Gönül isterdi ki toplum ruhu olarak Atatürk’ün bize çizdiği yüksek medeniyete olan özlemimiz giderek artsın ve gerçekten medeniyette ve bilimde yükselelim ve insan haklarına sahip çıkan; insanları mutlu ve huzurlu adil bir toplum olmaya özen ve dikkat gösterelim. Biz bu ülkeye sahip çıkalım, insanlarımızı huzurlu ve mutlu kılalım. Dünyanın en başarılı ülkeleri kendi halkını koruyan , gözeten ve gelecek nesillere umut verebilen ülkelerdir. Bizim de hedefimiz bu olmalıdır. Aksi takdirde Dimayata pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliriz.
Bu bir kehanetten çok uyarı niteliğindedir ve boş değil gerçektir.Son bir haftadır yaşanan olayları ele alırsak Müştak Baba’nın bizlere açık uyarısını görmekteyiz.Serhat Hocamıza teşekkür ediyoruz bu bilgiyi paylaştığı için…