Birçok insan tarafından komplo teorisi olarak bakılan “Zihin Kontrol” meselesi hakkında araştırmacı-yazar Ömer Özkaya ile ilginç bir röportaj gerçekleştirdik. Bu meselenin konuşulmasına olanak olmayan dönemlerde çıkarmış olduğu “Zihin Kontrol” isimli kitap halen bazı polis okullarında, “insan davranışlarını” gözlemlemede yardımcı kaynak eser olarak tavsiye edilmektedir. Ayrıca, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın kitap hakkında, “askeri birliklerde okunması ve satışına müsade edilmesi” hakkında tavsiye yazısı da bulunuyor.
“Zihin Kontrol” ile ilgili ilk olarak nelerden bahsetmek istersiniz?
3 yol uygulanır bununla ilgili. Kimyasal, elektronik ve metafizik yöntemler. Biraz daha bu işin başına gitmek gerekirse şunu unutmamamız lazım. Gerçeğin üç aşaması vardır. Önce alay edilir, sonra tartışılır, sonra da kabul edilir. Filozoflarla, peygamberlerle hep böyle olmuştur. Zihin kontrol meselesi de Türkiye’de alay edilme aşamasını geçti ve şuan tartışılıyor.
10 yıl önce konuşmaya korkuluyordu
Yani buna komplo teorisi diyenler meseleye böyle mi bakmalı?
Evet, hatta daha ötesi var. Yaklaşık 10 yıl önce bu meseleyi bilenler alaya alınırım endişesiyle bu konuda konuşmak istemiyorlardı. Prof. Dr. Selim Şeker hoca bunların dışında. Selim hoca 10 yıl önce çıktı ve böyle bir meselenin var olduğunu ve nasıl olduğunu anlattı. Türkiye bu meseleyi 10 yıldır konuştu. Artık tartışıyoruz. Bu aşamadayız. Ama bu çok geç oldu.
Dünya’da ne zaman başladı bu meselenin konuşulması?
ABD ve Avrupa’da konuşulmaya ve tartışılmaya başlanması 2. Dünya Savaşı’nın hemen sonu. Yani biz bu konuda Batı’dan yaklaşık 60 yıl geriden geliyoruz.
O zaman Türkiye’de Devlet bu çalışmaları henüz başlatmadı. Yoksa haberdar mı değiliz?
Ne yazık ki Türkiye sorunlarını biriktiren bir ülke. New York Times’ın Türkiye eski temsilcisi Stephen Kinzer’in ifadesiyle, Türkiye soğuk savaş yıllarında Nato’nun hazırladığı raporlara göre hareket etti. Soğuk savaş bittikten sonra Türkiye kucağında binlerce mesele buldu. Fakat Soğuk savaş yıllarında bütün işlerini Nato’ya havale etmiş olmanın rahatlığıyla, Soğuk savaş sonrası karşılaştığı meseleleri çözecek uzmanları yoktu. Zihin kontrol meselesi de bunlardan birisi. Benim bildiğim kadarıyla bu devlet seviyesinde ele alınmadı henüz.
3. Dünya ülkesi vatandaşları denek olarak kullanıldı
Kimler üzerinde deneniyor bu zihin kontrol çalışmaları?
Bundan 5-6 yıl öncesine kadar, Batıdaki hapishanelere yada hastanelere düşmüş 3. dünya ülkeleri vatandaşları -buna Türkiyemizin insanlarıda dahil- hastanelerde yada hapishanelerde kobay olarak kullanıldılar. Tabi onlar bu tür deneylere maruz kaldıklarından haberdar değillerdi. Yani başı ağrıyana al sana baş ağrısı ilacı deniyordu ama o aslında baş ağrısı ilacı değildi. Yeni geliştirilen ve etkileri gözlenmek istenen bir maddeydi.
Buna bir örnek verebilir misiniz?
Zihin kontrol kitabının hikayesi de böyle başlıyor. İsveç’te bir restorant açıp oraya yerleşen bir Türk’ün hapishanelerde ve hastanelerde başına gelen bir hadiseyle başlıyor. Ne yazık ki 3. dünya ülkesi vatandaşları kendi ülkeleri tarafından ilgisiz bırakılıyor. Bu ilgisizliğin sonucu olarakta vatandaşları, Batı laboratuvarlarında, Batılı gizli servislerin fonladığı sağlık kuruluşlarında bir kobay olarak kullanılmasının önünü açıyor.
Toparlamak gerekirse Batı’da benzer duruma maruz kalmış olan vatandaşlarımız var. Bu insanlarımızın maruz kaldığı bu hadiseleri araştırmak, soruşturmak üzere bir birimin oluşturulması lazım. Sağlık açısından, hukuki açıdan, o insanların topluma yeniden kazandırılmaları açısından yapılması gereken bir çalışma. Bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, BM’ye veya gidebileceği her yere kadar hukuken götürülmeli.
Gezi olayları sırasında Başbakan’a “Zihin Kontrol” uygulanmış olabilir
Şahısların buna maruz kaldığını söylediniz. Peki toplumlara yada Devlet başkanlarına karşı bunların uygulandığını düşünüyor musunuz?
Doğrusu Taksim Gezi hadiseleri sırasında Başbakanımızın açıklamalarına baktığım zaman ben acaba Sayın Başbakan’ın dışarıdan psikolojisini bozmak üzere bir müdahale mi var diye düşündüm.
Bu mümkün mü?
Zihin kontrol kitabında kaynağıyla mevcut. 2006 yılında Rusya’dan KGB Generali Ratnikov, Rus Devletinin resmi ajansı üzerinden bir açıklama yaptı. Resmi ajans ifadesini ısrarla vurguluyorum. General Ratnikov yaptığı açıklamada, özetle diyor ki, “Benim başında bulunduğumun birimin görevi Rus Devleti’nin tepe yöneticilerinin bilinçaltlarını dış etkilere karşı korumak.” Bilinaltı dış etkilere karşı nasıl korunur? Duvar mı örecek? Dolayısıyla bir Devlet’in tepe yöneticilerinin bilinçaltlarına dışarıdan bir müdahale mümkün. Umarım böyle değildir ama benim gördüğüm kadarıyla Türk Devleti’nin tepe yöneticilerinin bilinçaltları dış etkilere karşı açık ve biz bu yöneticileri sadece fiziki korumaya alıyoruz. Dolayısıyla bizim yöneticilerimizin bilinçaltlarını dış etkilere karşı korumaya almamız lazım.
Hafızanın kimyasal yada elektronik nakli bilimsel anlamda gündemde. Buna yönelik ne düşünüyorsunuz?
Hz. Süleyman kıssasının anlatıldığı surede, Allah diyor ki, “Biz Süleyman’a rüzgarla konuşmayı öğrettik.” Bakın bu anlık bir mesele. Biz hikmeti verdik o da konuştu. Yani haşa şöyle değil, biz Hz. Süleyman’ı 8 ay kursa gönderdik sonra kuşlarla konuşmaya başladı demiyor. Dolayısıyla orda anlık bir hikmet var. Selim Şeker hoca’dan dinlediğim kadarıyla şöyle aktarabilirim: Kullanılan çiplerin elektronik devreleri ile beyin sinirleri arasında bir irtibata çalışılıyor. Selim hoca, bu çalışmalarda bir mesafe katedildi ama istenilen düzeyde değil diyor. Bu irtibat sağlıklı bir şekilde kullanıldığı an, sinema şekliyle anlatmak gerekirse örneğin size tarih çipini takacaklar ve bir anda tarih alimi olacaksınız. Eğer doğru anlamışsak Hz Süleyman kıssasındaki hikmetin verilmesiyle bu mesele birbirine benziyor.
Abdestli olmak ve düzenli yaşam “zihin kontrol”den korur
Son olarak, “zihin kontrol” operasyonlarından insanlar bilimsel veya dini olarak nasıl korunabilirler?
Kuran-ı Kerim En’am Suresi 121, “Şeytanlar dostlarına fısıldar, telkinde bulunurlar.” diyor. Burada sihirli kelime “telkin”. TDK sözlüğüne göre telkin, yeni bir bilgi yüklemesiyle kişideki eski bilginin değiştirilip yeni bilginin kişiye kabul ettirilmesidir. İşte bu zihin kontroldür. En’am Suresinin bu ayetinde de belirtildiği üzere insan zihni telkine açıktır. Ama sizin sorunuza gelecek olursak. Bu yada bundan sonrası inançla alakalı bir durum. Haluk Nurbaki Bey’e göre, -bilimsel olarak mümkün olduğunu ilk açıklayan ve altınada imza atan ilk hoca- abdestli dolaşmak, zihin kontrole yakalanma ihtimalinizi azaltır. Hayatınızın belli bir disiplin içinde olması bu ihtimali azaltır.
Röportaj, Fotoğraf: Ömer Can Talu
– Kulumuz Eyyub’u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle nida etmişti: Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu.
– Ayağını yere vur! İşte sana yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su dedik.
SÂD – 41, 42
Röportaj için teşekkürler. Bu sayede yazarı ve kitaplarını tanımış oldum.