Site icon Anahtar TV

Serhat Ahmet Tan: Humus

 

Misak-ı Milli…

 

Eninde sonunda bize ait olması gereken kayıp vatan parçası…

 

Ben söylemiyorum. Kurtuluş savaşımızı yürütenler söylüyor…

 

Musul şimdi kaynayan bir kazan…

 

Biraz tepeden bakınca, kızıştırılmak istenen, Sünni-Şii boğuşmasıyla Ortadoğu’nun tam bir cehenneme dönüşmesi değil midir?

 

Amaç, Müslümanların birbirini yok etmesini hızlandırarak Ortadoğu’yu sahipsiz hâle getirebilmektir…

 

Sonra pusuda bekleyen, hem de binlerce yıldır bütün bu toprakların sahibi olduğunu iddia eden birisi gelip, kolayca ele geçirip üzerine oturacak…

 

Musul, şaşıracaksınız ama İsrail’in de misak-ı millisi içindedir. Sadece Musul değil, Türkiyemizin Güneydoğu’su da İsrail’in misak-ı milli sınırları içindedir.

 

İsrail henüz hiç toprağı yok iken bir devlet kurup 1897 yılında İsviçre’de misak-ı milli sınırlarını belirlemiştir. Birinci Siyonist Kongrenin bu kararını hiç bilmiyoruz. Olayları bu sebeple pek anlamıyoruz…

 

Ortada zor anlaşılır bir durum yoktur. Aksine her şey bütün netliğiyle ortadadır…

 

Suriye’deki tıkanmanın açılabilmesi için Ukrayna zorlanınca, Rusya’nın karşı hamlesiyle karşılaşıldı. İran ve Rusya’nın etkisi kırılmak isteniyor ve yeni bir hamleyle Şiilerin üzerine gidiliyor.

 

Öndeki oyuncular sakın aklımızı karıştırmasın…

 

Uluslararası gizli güçlerin, perde arkasında bulunmadığını düşünmek saflık olur…

 

Saddam yenilgisiyle sinmiş ve ezik kalmış olan Sünniler tekrar sahneye sürülüyor ki Şiiler iyice zayıflasınlar ve Suriye’den İran ve Rusya geriye çekilip meydanı Batılılara bıraksın…

 

Bazıları bu yeni gelişmeleri gerekli olan dengelerin yeniden yerine oturtulması olarak görebilir…

 

Bütün bu olayları yıllar önce anlatmaya çalışırken, bana, “ABD’den bahsetmiyorsun, o nerede?” diye sorulmuştu. Ben de “ortada görünmüyor, ya da hiç bulaşmıyor” demiştim. Soruyu soran Serdar Turgut idi. Birçok insan o günlerde bana gülmüştü. Şimdi sıkı durun, yeni şeyler söylüyorum;

 

1 – Işid öyle kolay kolay gitmeyecek… En iyi bir tahminle 2018, belki de 2019 yılına dek Irak’ın ortası, yani Şii bölgesi cehennem hâline gelecek…

 

2 – İran ve Rusya’nın Irak ve Suriye’deki direnişi devam edecek. Giderek 2019’dan itibaren bu ülkeler bölgede güçsüzleşecekler…

 

3 – PKK eğer Türkiye ile birlikte hareket etmezse hem Suriye’de hem de Irak’ta arada sıkışıp kalacak, yok olma sürecine girecek…

 

4 – Barzani 2016 yılından itibaren Türkiye ile birleşecek. Kuzey Irak Kürtleri Türkiye’nin bir eyaleti olacak…

 

5 – Hizbullah bu işten çok zararlı çıkacak ve Lübnan da Işid’in kontrolüne geçecek. 2016’dan sonra bunu görebileceğiz.

 

6 – Aslında bütün bu düğümü çözecek olan tek bir formül var ama 2019’dan önce bu formüle kimse pek inanmayacak. Bu formül, Kürtlerin birbirleriyle ihtilaflarını bırakarak Türkiye ile tam bir ittifak yaparak hareket edebilmeleridir. Bu sihirli formül Işid’in işgaline son verebilecek olan tek güçtür.

 

Barış sürecinin hemen ittifaka dönüşmesi bu açıdan çok önemli görünüyor…

 

Olacak şey mi?

 

Ben “olmalı” diyorum…

 

Göreceksiniz. Hep beraber göreceğiz…

 

Yeni bir sayfa açılacak…

 

Barış yolunda yürünecek…

 

Ne zaman mı?

 

Yakında. Hemen kapımızın önünde…

 

Serhat Ahmet TAN

 

 

Exit mobile version