Site icon Anahtar TV

Yüzde 10 “Ses Kes”

Yüzde 10 seçim barajı, yüzde 34 ile AK Parti’yi tek başına iktidar yaptı. Ülke menfaatinin önüne parti menfaati geçtiği için antidemokratik seçim barajı uygulanmaya devam etti. Peki bu yüzde 10’luk baraj, Türkiye’ye neyi kaybettirdi?

3 Kasım 2002 seçimlerinde baraj altında kalan partilerden sağda yer alan ANAP ve DYP, solda yer alan DSP’nin siyasetteki çok sesliliğini büyük olan AK Parti ve CHP’ye kaptırdı.

Liberal, muhafazakar, AB yanlısı ve çoğulcu bir yapı olarak kurulan AK Parti’ye eklemlenmek zorunda olan küçük partilerde olan siyasetçiler, AK Parti çatısı altında birleşmeye başladı. Kuruluş felsefesine daha yakın olan ANAP en kolay adapte olandı ve AK Parti ANAP’laştı. Bu da siyasette ANAP’ın ve o sesin sonu oldu. Çoğulculuk ve Temsiliyet sağda yara aldı. Daha sonra DYP ve diğer sağ partiler de siyasi nüfus ve iktidardan pay alma düşüncesiyle AK Parti saflarında kendilerine yer buldular. Ancak DYP ve ANAP AK Partilileşmedi. AK Parti, DYP’lilesti.

İYİ Parti bölünmesinden sonra yüzde 10 seçim barajını geçememe tehlikesi ile karşılaşan MHP, yeni ittifak yasasını da bu doğrultuda çıkarttırarak, AK Parti’ye eklemlendi.
İttifak formülü ile diğer partilerden farklı olan bu eklemlenme, MHP’nin ayrı bir parti olarak iktidardan faydalanmasını sağladı ama diğer partilerde olan süreç AK Parti için hâlâ geçerliydi. AK Parti MHP’lileşti.

AK Parti’nin ilk günkü AK Parti olmamasının sebebi, sadece kurucu kadronun tasfiyesi değil, yüzde 10 seçim barajı ve yaşanan bu süreçtir.

Aynı şekilde CHP’nin içinde de Kemalistler, Ulusalcılar, Sosyal – liberaller ve daha bir çok fraksiyon var. AK Parti sebebiyle tasfiye olan liberallerin etkisi ve ‘Erdoğan’a karşı ancak muhafazakarlar ile kazanabiliriz’ stratejisi üzerine bugünkü CHP karşımızda.

Yüzde 10 seçim barajının soldaki etkisi de DSP ve diğer baraj altı partilerin görünür olan tek parti çatısı altında toplanmaları, bu kadar fraksiyonu CHP’nin barındırmasıdır. Sol, çok sesliliğini kaybetti.

Tüm bunların demokrasi açısından sakıncası, farklı seslerin, sadece halk süzgecinden yada daha baskıcı bir dönemde ki ‘Türkiye’de her zaman baskıcı bir irade vardır’
vesayetin süzgecinden gecmesi gerekirken bugün parti içindeki yapıdan geçmek zorunda kalması ve bu sayede siyaset üretimi, fikir üretimi ve uluslararası veya ulusal politikalara bakış kısırlaşmış oldu. Sesler azaldı ve rövanşist, intikamcı, iki kutuplu ve gergin bir siyaset ortamı karşımıza çıktı.

Türkiye’nin birinci gündeminin siyasal sisteminde erkler ayrımının düzenlenmesi olmalı evet ama bu yüzde 10 seçim barajının da kesinlikle kalkması gerekir. Ne kadar farklı söz varsa o kadar fikir ve çözüm önerisi olur.

Hasan Basri Akdemir
https://twitter.com/hbasriakdemir

Exit mobile version