Geçtiğimiz günlerde sürekli sağa sola gönderdiği mektuplarla gündeme gelen ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Yunanistan’a da bir mektup gönderdi.
Daha önce Güney Kıbrıs olmak üzere bir çok yere gönderdiği mektuplarla gündeme gelmişti Pompeo.
Her gönderdiği mektupta yeniden bir tartışma filizlendi. Lakin mektuplarında ekseri olarak “barışçıl çözümler bulalım”, “müzakereden, diplomasiden yana olalım” gibi kuru, yavan bir diplomatik dil kullanan Pompeo, bu seferki mektubunda bu kuru lakırdıların dışında daha ilginç bir kelimeye yer vermiş.
Yunanistan Hükümet sözcüsü Stelios Petsas, bu mektup için oldukça heyecanlanmış. Daha önce de Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile deniz sınırları üzerine vardığı anlaşmadan rahatsız olan ve Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere şikayet edildiğini açıklayan Petsas, son yaptığı basın açıklamasında mektubun içeriğinden şöyle bahsetmiş:
“ABD, bu mektupta sadece tüm anlaşmazlıklarını barışçıl yöntemlerle çözümlenmesi ve kışkırtıcı eylem veya açıklamalardan uzak durulması gerektiğini söylemiyor. Onların aynı mektup içinde iki kez altını çizdiği en önemli şey, ABD’nin halen Yunanistan’ın refahını, güvenliğini ve demokrasisini desteklemeye sadık olduğu. Onlar ayrıca Yunanistan’ı, Avrupa’da lider, Doğu Akdeniz ile Balkanlar’da anahtar müttefik ve en önemli aktör olarak desteklemeye devam edeceklerini kaydetti.”
Petsas’ın yaptığı bu açıklama oldukça gülünç. Zira diplomatik dilden anlayan herkes bu sözlerin çokta ehemmiyete haiz olmadığını görebilir. Maksadı Yunan kamuoyuna, bakın ABD bize “kilit müttefik” dedi ve ABD bizi “Avrupa’da lider” olarak görüyor, diyerek kendi bağlı olduğu Yunan hükümetini yüceltmeye çalışmaksa, belki kendi kamuoyunun gazını alabilir fakat dışarıya oldukça komik bir tablo çizdiğini görmelidir.
Zira Avrupa kamuoyunda Yunanistan lider olmaktan ziyade, şımarık, tembel bir çocuk ve inanın hala Türklerin Avrupa’ya geçişi önünde bir tampon olarak görülmektedir. Bu tampon olarak görülme meselesi her ne kadar geçmişten kalan psikolojik bir kalıntı olsa da Avrupa’nın Yunanistan’ı her seferinde ekonomik, politik ve hatta askeri yıkımlardan defalarca kurtarmak zorunda kalışı, Avrupalı liderlerin yaka silkmesine sebebiyet vermiştir.
Taa Osmanlı’dan ayrıldıkları günden itibaren o kendilerini lider olarak atfettikleri Avrupa tarafından korunup kollanmakta ve beslenmekte olan Yunan hükümeti, yeniden Bizans olacağım, yine lider olacağım düşüncesindeyse hayal aleminde yaşamaktadır.
Son bir senedir yoğun bir şekilde Yunanistan’daki ABD askeri üslerinin yenilenmesi ve burnumuzun dibindeki Türkiye sınırına 60 kilometre mesafedeki Dedeağaç’ta bulunan ABD üssüne yoğun ABD asker ve teçhizat sevkiyatı aslında Yunan devletinin içerisinde bulunduğu acziyeti de çok bariz şekilde göstermektedir.
Yunanistan devleti, kendisini koruyamayacak kadar bir acziyet içindedir ve bu yüzden Ege’de eskisi gibi doğru dürüst uçak bile uçuramamaktadır. Hatta yine geçtiğimiz günlerde savaş uçağı uçurmak pahalı iş, biz de üretemiyoruz diye düşünerek silahlı insansız hava aracı satın alma faaliyetine giriştiler.
Şimdi gelelim “Avrupa’nın lideri” olan Yunanistan’ın, ABD’nin “kilit müttefiki” olması meselesine.
ABD’nin Müttefikleri
Tüm siyaset bilimciler, diplomatik çevrelere aşina olan ve hatta biraz okuma yazması olan herkes bilir ki, ABD’nin dünya üzerinde iki müttefiki vardır.
Birincisi doğal sebeplerden dolayı İngiltere. ABD ve İngiltere, 800’lerin ve 900’lerin lideri olan bu iki devlet, yıllar boyu geliştirdikleri ilişkilerin yanında bir de millet olarak aynı kökene dayanmaktadır. Her ne kadar Amerika’daki yerel halkla karışmış olsa da ABD vatandaşı dediğimiz insanların büyük kısmı İngiltere’den Amerika’ya göçen veya gönderilen İngilizlerdir. Bütün bunları bir kenara dahi bıraksanız, iki devletin halkı da İngilizce konuşmaktadır ve halkların kaynaşması, içiçe geçmesi anlamında dil en önemli faktördür. Eski dünyanın lideri olan İngiltere ile ABD arasında, birbirlerinin sahalarına karışmamak ve ortak düşmanlara karşı birlik olmak konusunda bir uzlaşı bulunmaktadır.
ABD’nin ikinci müttefikini ise tahmin etmişsinizdir. Evet, ABD’nin ikinci müttefiki tahmin edilebilir ve anlaşılabilir sebeplerden dolayı İsrail’dir.
Aralarındaki bağ o kadar kuvvetlidir ki, İsrail’e Ortadoğu’daki ABD veya ABD’ye Amerika kıtasındaki İsrail bile diyebiliriz.
ABD-İsrail arasında sayısız askeri anlaşma, teknoloji transferleri, politik çıkar anlaşmaları hibeler, yardımlar ve daha niceleriyle sağlanmış onlarca köprü bulunmaktadır. Bir defa ABD’nin en büyük para babaları, en büyük banka ve şirket sahiplerinin Musevi olması bile aslında ne derece büyük bir yakınlık sağlanabilmiş olabileceğine dair önemli bir ipucudur. Bütün bu bahsi uzun tutmayacağım, zira uzun bir makale konusudur. Bu konuyla ilgili detaylı bilgiye buradaki kitaptan ulaşabilirsiniz.
Kilit Müttefik Yunanistan
Şimdi gelelim tekrar “kilit müttefik” olan Yunanistan’a. ABD’nin bu iki müttefikten başka müttefiki bulunmamaktadır. Bakmayın siz diplomatik nezaket veya manevra için kullanılan müttefiklik kelimelerine. ABD için bu iki devletin dışında kalan bütün devletler ya konu bazlı işbirliği yaptığı devlet ya da mandadır.
Unutmadan, Doğu Akdeniz meselesi ne kadar büyük olursa olsun. Türkiye burada Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın ve dahi Mısır’ın toplamından çok daha büyük bir güç konumundadır.(Hem politik hem askeri) Önemli olan şimdiye kadar Doğu Akdeniz konusunda atılan adımların dirayetli şekilde ve arttırılarak devam ettirilmesidir.
Yunanistan ise şunu unutmamalı, Türkiye’nin bitik, yokluk, sefalet zamanında, Anadolu’da insan kalmadığı zamanda buraya geldiniz. Arkanızda dağ gibi dönemin haşmetli devletleri topuyla, tüfeğiyle, uçaklarıyla sizi destekledi. ABD, “Türkler İstanbul’dan çıkmalı” dedi, İngiltere, Türklere eşkıya dedi, Fransa aç gözlülüğüyle saldırabildiği her yere saldırdı, fakat biz hala buradayız. Burada, Anadolu’da, İstanbul’da, Karadeniz’de, Akdeniz’de ve Ege’de kalmaya da devam edeceğiz.

Kırmızı renkliler Yunanistan’da mevcut bulunan NATO-ABD üsleri, Mor renkliler ise gelecekte yapılması planlanan üsler.