Son günlerde daha sık ve çarpıcı şekilde gündeme gelen Suriyeliler ve göç konusunda yapılan anketlere göre Türk halkının %80’i Suriyelilerin artık misafirliğinin sona ermesi ve ülkelerine dönmesi gerektiğini düşünüyor. Ancak bu orana tam ters olacak şekilde Suriyelilerle yapılan bir ankette “Suriye’de savaş bitse dahi” Suriyelilerin %80’inden fazlasının Suriye’ye dönmek istemediği sonucu paylaşıldı.
Siyasilerin de konuya dair görüşlerini dillendirmeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hangi milletvekilinin bu zamana kadar ne tür konuşmalar yaptığına dair merakları arttırdı.
Anahtar tv olarak 2016-2022 arasında hangi milletvekilinin konuya dair ne tür konuşmalar yaptığını sizler için derledik. Ancak bu hususta birçok konuşma olduğu için takdir edersiniz ki hepsini veremiyoruz. Aralarından 17 konuşma seçilerek verilmiştir.
1
OĞUZ KAAN SALICI (CHP-İstanbul)
Suriye’nin iç savaş çıktığında nüfusu 20 milyonun biraz üzerindeydi. Biz 3 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlıyoruz yine Suriye’de izlemiş olduğumuz yanlış politikanın sonucunda. Yani, Suriye nüfusunun yüzde 15’i Türkiye’de arkadaşlar. Bunu bir misafirperverlik olarak sundu Adalet ve Kalkınma Partisi. E, tabii ki, biz, kökleri, gelenekleri itibarıyla misafirperver bir milletiz ama “3 milyon kişi bize misafirliğe niye geldi?” diye sorma hakkımızı kullanmadık. Bunu söylediğimiz zaman, bunu eleştirdiğimiz zaman iktidar partisinden arkadaşların çok da bu işe kulak asmadığını gördük. (10 Ağustos 2016 Çarşamba)
2
BAKİ ŞİMŞEK (MHP-Mersin)
Hâlâ 2015 yılından parasını alamayan vatandaşlarımız var, tüccarlarımız var. Trilyonun üzerinde alacağı olanlar var. Bu da Mersinli ihracatçılarımızı etkiliyor. Zaten Rusya krizinden dolayı henüz yaralar sarılamadı. Şu anda çok büyük bir kriz yaşanıyor. 300 bin Suriyeli yaşıyor. Bu konuda Hükûmetin gerekli desteği vermesini bekliyorum. (18 Ekim 2016 Salı)
3
SERKAN TOPAL (CHP-Hatay)
Bugüne kadar geçici barınma merkezlerine 548 bin Suriyeli giriş yapmış, 260 bin Suriyeli kamplarda misafir edilmektedir. Ayrıca, geçici barınma merkezleri dışında ülkemizde 3 milyonu aşkın Suriyeli bulunmaktadır. Bizim, savaş mağduru olarak evinden barkından uzaklaşmak zorunda kalan mültecilere, sığınmacılara bir itirazımız yok, kapımız açık ancak can güvenliği kalmamış bir hâl alan ülkemizin kimin eserinin olduğunu farkındasınız herhâlde.
Bakın, daha dört ay önce Reyhanlı’daki evde bomba yapılırken gerçekleşen patlamada ölen 2 Suriyelinin cebinden AFAD kartı çıktı ve uzun namlulu silah, 2 tabanca ve daha neler. Bu 2 terörist acaba Hatay’da hangi ilçede bomba patlatacaklardı? AFAD acaba bunu araştırdı mı? (07 Aralık 2016 Çarşamba)
4
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (AK Parti-Düzce)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bana 2 soru var. Bunlardan birisi Hatay OSB’lerinin durumuyla ilgili, diğeri de Çukurova’daki çiftçilerden başlayan ve yüksek teknolojiyle ilgili 2 soru.
Şimdi, Hatay’daki OSB’ler üzerinde özel bir çalışma yapacağız. Biliyoruz, burada Suriyeli göçmenler var. Gerçekten iş konusunda bir sıkışıklık var, bir çalışma yapacağız. Zaten mevcut bütçede önümüzdeki yıl OSB’ler için ciddi bir kaynak ayrılmış durumda. Önümüzdeki yıl yarım kalan, devam eden OSB’lerin tamamlanma yılı olacak. (12 Aralık 2016 Pazartesi)
5
HDP Grubu
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye’deki mültecilerin hukuka aykırı alıkonulmaları ve sınır dışı edilmeleri nedeniyle ortaya çıkan insan hakkı ihlallerinin araştırılması için Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
İmza
Adem Geveri (Van), İdris Baluken (Diyarbakır), Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul), Garo Paylan (İstanbul), Hüda Kaya (İstanbul), Müslüm Doğan (İzmir), Ali Atalan (Mardin), Erol Dora (Mardin), Mithat Sancar (Mardin), Ahmet Yıldırım (Muş), Burcu Çelik (Muş), Besime Konca (Siirt), Kadri Yıldırım (Siirt), Aycan İrmez (Şırnak), Faysal Sarıyıldız (Şırnak), Ferhat Encu (Şırnak), Leyla Birlik (Şırnak), Dilek Öcalan (Şanlıurfa), İbrahim Ayhan (Şanlıurfa), Osman Baydemir (Şanlıurfa), Alican Önlü (Tunceli), Nadir Yıldırım (Van), Tuğba Hezer Öztürk (Van). (11 Ocak 2017 Çarşamba)
6
BEHİÇ ÇELİK (İYİ Parti-Mersin)
Sayın Cumhurbaşkanı, son olarak, Suriyelilerin ülkede kalacağını söylüyor. Bu öyle kolay hazmedilecek bir şey değildir. Suriyeliler meselesi, bir millî güvenlik meselesidir ve Suriyeliler mutlaka ülkelerine gönderilecektir. Suriyelilerin yarattığı istikrarsızlık yurdun dört bir tarafını karabulut gibi kaplamıştır. Memleketim Mersin, bundan en fazla rahatsız olan illerden biridir. Bunlara karşı polis yeterince müdahale edememektedir, büyük şehirlerde asayiş bozulmaktadır.
Evet, sonuç olarak, Türkiye, kuruluş olarak millî ve üniter bir devlettir, bu devlet yapımıza mutlaka sahip çıkmamız gerekir. Türkiye’nin “kavimler göçü” gibi algılanan bir operasyona kurban edilmemesinin önüne geçmemiz gerekmektedir. (14 Aralık 2019 Cumartesi)
7
ÜMİT ÖZDAĞ (Eski İYİ Parti vekili- Şu an Zafer Partisi Genel Başkanı – İstanbul)
Değerli milletvekilleri, ne ekonomik olarak ne de millî güvenliğimiz açısından artık durum taşınabilir değil. Burada kalış süresi uzadıkça geri dönüş daha zor ve yüksek bedelli olacak. Nitekim, Suriyeliler Kilis’te, Kilislilere “Devlet bize buraları verdi, siz gideceksiniz, bir kalacağız.” diyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının internet sitesinde 1/100.000 ölçekli Kilis’in gelecek yerleşimi planlamasındaki planlar -internet sitesinde bulabilirsiniz, ben de orada buldum- Suriyelilerin Kilis’te kalacağı hesaplaması üzerinden yapılmış; sadece kalacaklarını değil, gelecekte nerede, hangi sektörlerde çalışacaklarını bile planlamışlar.
Hatay’da Suriyeli bir kadın öğretmen öğrencilerine şöyle söylüyor: “Gülek Boğazı’na kadar Arap toprakları, biz kalacağız, Türkler gidecek buradan.” Bu Hatay’da konuşuluyor.
Değerli milletvekilleri, iktidar “Zulümden kaçan Suriyelileri koruyoruz.” cümlesiyle yaşananları açıklayamaz.
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu süreç bir stratejik göç mühendisliğidir. Bu, büyük bir projedir. Orgeneral Wesley Clark 1997-2000 arasında NATO’nun Avrupa Birliği birlikleri komutanlığını yapmış kişi “Modern Savaşları Kazanmak – Irak, Terörizm ve Amerikan İmparatorluğu” adlı kitabında şöyle yazıyor: “Kasım 2001’de Pentagon’a geri döndüğüm zaman yüksek rütbeli bir kurmay subayla sohbet etme fırsatım oldu. Evet, hâlâ Irak’a karşı operasyon için iz sürüyorduk söylediğine göre ama daha fazlası vardı. Bu, beş yıllık bir planın parçası olarak konuşulmuştu ve toplam 7 ülke söz konusuydu. Irak’la başlanacak, sonra Suriye, Lübnan, Libya, İran, Somali ve Sudan gelecekti.” Bunu yazan bir Amerikan orgenerali. Irak parçalandı, Sudan bölündü, Libya iç savaşta, parçalanma sürecinde, İran gergin; Orta Doğu’ya bir kürdistan yerleştirmek için Irak ve Suriye’den sonra sırada İran ve Türkiye var. Türkiye’de bir iç savaş çıkarma girişimleri hep başarısız oldu; Türk-Kürt çatışması çıkartamadılar; Alevi-Sünni çıkartamadılar; laik-antilaik çıkartamadılar çünkü biz bir milletiz. Ama dışarıdan Türkiye’ye sokulan bir sosyoloji üzerinden, Suriye ulus devleti içinde formatlanmış milyonlarca Suriyeli üzerinden Türkiye’yi bir iç çatışmaya sürüklemek çok kolaydır.
Değerli arkadaşlar, çok değil, yirmi yıl sonra Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay’da nüfus üstünlüğü Suriyeli sığınmacılar ve çocuklarında olur. Bu nüfus üstünlüğüyle bunlara vatandaşlık verirseniz, yarın “Suriye’ye bağlanmak istiyoruz, plebisit yapılsın.” derlerse ne diyeceksiniz?
Değerli milletvekilleri, Hispanikleri ABD’ye almamak için Meksika sınırına, Pentagon’un bütçesinden 197 tane projeyi iptal ederek duvar ören Trump “Türkiye, Suriyelilere vatandaşlık versin.” diyor. PKK-PYD-kürdistan projesine destek gerçekleşsin diye “Suriyeliler Türkiye’de kalsın.” diyor. Onu destekleyen İsrail Suriyelilerin Türkiye’de kalmasını istiyor. Avrupa Birliği “Suriyeliler Türkiye’de kalsın.” diye lobicilik yapıyor, para sarf ediyor. IŞİD ve El Nusra aynı şeyi yapıyor.
Türkiye ve Suriye’ye, esasen Orta Doğu’ya kurulmuş büyük bir emperyalist projeyi tarihin çöplüğüne atmak için Suriyelilerin vatanlarına dönmelerini hep birlikte desteklemeliyiz. “Suriyeliler, sığınmacılar gönüllü olarak giderlerse giderler, gitmek istemezlerse kalırlar.” şeklinde bir açıklama kabul edilebilir değildir çünkü Türkiye’nin güvenlik çıkarları ve Türkiye’nin toprak bütünlüğü her türlü mülahazanın üstündedir. (14 Aralık 2019 Cumartesi)
8
BEHİÇ ÇELİK (İYİ Parti-Mersin)
Yeni tip ideolojiler ve emperyalizm, bu coğrafyada demografik operasyon ve etnik temizlik de yapmaktadır. Peki, tüm bunlar olurken iktidar ne düşünüyor? Bir kere, bugünkü Suriye sonuç, dünkü Suriye sebeptir, dolayısıyla BOP sebeptir. BOP, bölge için ne öngörüyor? Gözyaşı, kan, etnik temizlik, parçalanma, dinsel ve mezhepsel savaşlar öngörüyor. BOP, İsrail’in ebedi güvenliğini istiyor. BOP’a karşı olmak Türk’e taraf olmaktır. BOP’a taraf olmaksa İsrail’e, ABD’ye, Rusya’ya, kısaca emperyalizme hizmet etmek demektir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye’de 5,3 milyon Suriyeli vardır. Toplam düzensiz göçmen sayısı Türkiye’de 7 milyondur. Suriyeliler “ensar ve muhacir” söylemiyle âdeta ülkemize çağrılmıştır. Şimdi başımız belada ve bu, atom bombası gibi bir demokrasi bombasını önümüze koymuştur. Sayın Özdağ’ın dediği gibi, bu aynı zamanda bir Kavimler Göçü’dür, modern Kavimler Göçü’dür. (04 Mart 2020 Çarşamba)
9
EMİNE SARE AYDIN (AK Parti-İstanbul)
Değerli arkadaşlar, göç korkulacak bir şey değildir. Ben de 1969’da Almanya’ya göç etmiş, gurbetçi bir babanın evladı, gençliğini orada geçirmiş birisiyim. Yabancı düşmanlığına maruz kalmanın, etiketlenmenin ne olduğunu çok iyi biliyorum. “Mülteci, göçmen, sığınmacı, misafir” ne derseniz deyin, ülkemizde bir misafirin yabancı düşmanlığına maruz kalmasını ne tarihimizle ne de değerlerimizle bağdaştırıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bizlere düşen görev, içinde yaşadığımız göç gerçeğini kabul edip ülkemizin faydasına olacak şekilde yönetmektir. Şimdi sizlere vereceğim birkaç veriyle içimizde yaşayan Suriyeli mültecilerin sadece bir yük olarak görülmemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Ülkemizde yaşayan Suriyelilerin çoğu esnaf ve zanaatkârlardan oluşmaktadır. Türkiye’de Suriyeli şirketlerin toplam sayısı 10 binin üzerine çıktı ve bu şirketler Türk vatandaşlarımız dâhil 100 binin üzerinde istihdam sağlamaktadır. Şu zamana kadar yüzde 60’ı Suriye ortaklı şirketlerin toplam kuruluş sermayesi 195 milyon TL’dir ve yine ülkemizde yabancılar tarafından kurulan tüm şirketlerin yüzde 20’sini Suriyeli girişimciler oluşturmaktadır. Bu şirketlerin bugüne kadar Türkiye’ye 1,2 milyar TL’lik yatırım yaptıklarını da lütfen göz önünde bulundurun ve bunu gözden çıkarmayın.
Unutmayalım ki dünyayı alt üst eden Covid-19 salgınındaki aşı çalışmalarına öncülük eden bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci de Almanya’ya göç etmiş Türk asıllı göçmenler olarak bugün dünyaya umut olan şirketlerini kendilerine ait olmayan bir ülkenin topraklarında kurmuşlardır.
Ancak tüm bunlara rağmen Avrupa’da evlerin yıkıldığı, camilere saldırıldığı, kimliğinden, inancından dolayı hakarete maruz kalan, dışlanan göçmenlerin haberlerini de okuyoruz. İşte tam da bu noktada bizi Avrupa’dan ayıran en önemli değerimiz, kapımıza gelen, bize sığınan misafirlere karşı ekmeğimizi de evimizi de paylaşmaktan imtina etmeyen bir millet oluşumuzdur. Ancak dünya değişiyor, göç edenlerin sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Dolayısıyla göç, akıl ve sağduyuyla yönetilirse bir güce ve zenginliğe dönüşür. Şayet siyasal körlük ve bağnazlıkla seçim dönemlerinde sırf seçmen devşirmek için mülteciyi araç gibi kullanır, nefret ve yabancı düşmanlığıyla yönetilirse kocaman bir yüke dönüşür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz tüm bunların aksine, göçmenlerin beraberinde getirdikleri kültür, deneyim, tecrübe, çeşitlilik ve insan gücü açısından göçün yeni olasılıklara, fırsatlara, kültürel ekonomik zenginliklere ve ortak geleceğe kapı araladığına inanıyoruz. (12 Aralık 2020 Cumartesi)
(AB tarafından desteklenen birden fazla projenin yürütücülüğünü yapan Aydın, 50 genç Türk Hukukçunun AB Hukuk sistemini tanımalarına yönelik geliştirdiği projesiyle AB’nin en başarılı projeler listesinde yer aldı. Suriyeli sığınmacıların entegrasyonuna ilişkin AB ve kamu destekli projelerde yöneticilik yaptı.)
10
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (İYİ Parti-Gaziantep)
Değerli milletvekilleri, Gaziantep’in en büyük sorunlarından biri Suriyeli sığınmacılar. Gaziantep’te Suriyeli sayısı 450 bin kişiyi geçiyor. Kayıt dışı çalıştırılma, güvenlik, eğitim problemi var; ekonomik yükleri çok ama asıl sorun, demografik yapımızın değiştirilmek istenmesidir. Suriye’nin kuzeyinden Güneydoğu Bölgemize PYD/PKK baskısıyla göç ettirilerek Suriye’nin kuzeyinde demografik yapı değiştirilmiştir, bizim demografik yapımız da değiştirilmeye çalışılmaktadır.
Suriyelileri bir süre sonra istismar edecek güçler çıkacak ve Türkiye yeni bir sıkıntıyla karşı karşıya kalacaktır.
Bu bakımdan, en kısa sürede Suriyeliler vatanlarına dönmelidirler diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (24 Şubat 2021 Çarşamba)
11
BAYRAM YILMAZKAYA (CHP-Gaziantep)
On yıl önce gelen ve ülkemizin birçok iline dağılmış olan Suriyeli mültecilerin büyük bir bölümü Gaziantep ve çevre illerinde yoğunlaşmış durumda. 10 yaşında gelen çocuklar şimdi 20 yaşında genç oldu. Son on yıla bakıldığında ülkemizde doğan Suriyeli çocuk sayısı ortalama 1 milyon 100 bin dolayında. Sokaklarda başıboş gruplar hâlinde gezen ve eğitim hayatından uzak olan bu çocuklar kahvelerde, yollarda çeteleşmiş, gruplaşmış bir şekilde toplumu tehdit eder bir noktaya gelmiş durumda. Sosyokültürel kopukluklar dâhil birçok açıdan ulusal güvenliğimizi tehdit eden noktaya ulaşan Suriyelilerin bulunduğu illerde dilencilik, taciz, hırsızlık, uyuşturucu ve asayiş olaylarındaki artış toplumda büyük kaygılara neden olmaktadır. İleride yaşanacak toplumsal travmaların, patlamaların, kaosun ve kültürel çatışmaların yanı sıra bölgede doğabilecek Kürt-Arap-Türk iç sokak çatışmasının önüne geçmek ve gerekli önlemleri almak adına AKP ve MHP Hükûmetini bu konuda bir kez daha uyarıyor, gerekli önlemleri almaya davet ediyorum. (07 Temmuz 2021 Çarşamba)
12
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İYİ Parti-İzmir)
Bugün millî kimliğimizin ve toplumsal güvenliğimizin önündeki en sorunlu alanlardan biri Suriyeli sığınmacılar meselesidir. AK PARTİ iktidarının yanlış Suriye politikasının memleketimizi getirdiği noktada Türkiye dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke konumuna gelmiş, ülkemiz âdeta silahsız bir istilayla karşı karşıya kalmıştır. Suriyeli sığınmacı sayısı Türkiye’nin kültürel ve sosyal dokusunu değiştirecek bir hızla artmaktadır. Hacettepe Üniversitesinin yapmış olduğu çalışmaya göre Türk vatandaşlarının doğum oranı 1,8 iken, Türkiye’de bulanan Suriyeli sığınmacıların doğum oranı 5,3 olarak tespit edilmiştir. Bu tablo bize göstermektedir ki şayet Suriyeli sığınmacılar vatanlarına geri dönmezlerse sayıları yirmi yıl içinde 15 milyonu aşacaktır. Böyle bir durumda Türkiye’de millî devleti ayakta tutmak kolay değildir.
Sayın milletvekilleri, daha bugünden Kilis vilayetinde Türk vatandaşları nüfus üstünlüğünü kaybetmiş durumdadırlar. Böyle giderse 2040 yılına gelindiğinde Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay ve hatta Adana ve Mersin gibi illerimizde ciddi bir demografik tehlikeyle karşı karşıya kalacağımız aşikârdır. Bunları önleyebilmek için öngörmek, öngörebilmek için de bilmek gerekir. İktidar partisinin aksine devlet yönetmeye namzet bir siyasi parti olarak Türkiye’nin başına gelebilecek gailelerin neler olduğunun farkındayız. İYİ Parti iktidarında Türkiye dünyanın göç merkezi olmaktan kurtulacaktır, sınır politikalarımız milletin beklentilerine göre yeniden inşa edilecektir. Bunun sözünü aziz milletimize veriyoruz. Türkiye’de misafirliği artık sona eren Suriyeliler ve diğer sığınmacı gruplar vatanlarına geri döneceklerdir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bayramda ülkenize gidip orada günlerce, haftalarca kalıyorsanız o ülkede iç savaştan kaynaklı etkiler azalmış demektir ve geri dönüşün önünde uluslararası hukuk açısından hiçbir engel kalmamıştır. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı geçtiğimiz hafta sınır kapılarının mültecilerin güvenli dönüşü için ardına kadar açık olduğunu ifade ettiğine göre, Suriyeli sığınmacıların uzayan misafirliğinin sona ermesinde ve geçici koruma statüsünün kaldırılmasında hiçbir engel bulunmamaktadır. Bizim iktidara tavsiyemiz, bu haklı talebi görün ve iktidarda kalacağınız kısıtlı sürede Suriyelilerin geri dönüş sürecini vakit kaybetmeden başlatınız.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin yanlış ve öngörüsüz Suriye politikası geçtiğimiz on yılın ardından memleketimizi büyük bir güvenlik krizine doğru sürüklemiştir. 1998 Adana Mutabakatı’yla Suriye’nin kuzeyinden sökülüp atılan PKK, bugün Suriye’nin neredeyse üçte 1’ini kontrol eder hâle gelmiştir. Deyrizor’dan Ayn İsa’ya, Rakka’dan Haseke bölgesine kadar Suriye’nin en önemli ve stratejik noktalarının PKK terör örgütünün eline geçmesinin sebebi, uygulanan muhakeme ve öngörüden yoksun hâlde hazırlanan bir dış politikanın sonucudur. AK PARTİ’nin izlediği yanlış dış politika neticesinde, Türkiye kademeli olarak emperyalizmin göç mühendisliğine karşı savunmasız bırakılmıştır. PKK ve YPG terör örgütü Suriye’nin kuzeyinde oluşturduğu bilinçli göç hareketleriyle bölgedeki Arap ve Türkmen nüfusunu tasfiye etmiş, kurmak istediği terör devletinin demografik altyapısını oluşturmaya çalışmıştır. İşte bu yüzden, Suriyelilerin vatanlarına dönmelerini Orta Doğu’da terör devleti kurma çabası içinde olan emperyalizmin istemediğini ifade edebiliriz. Çünkü Suriyelilerin vatanlarına geri dönmesi demek, PKK’nın kontrol ettiği bölgelerdeki demografik üstünlüğü kaybetmesi demektir.
Dolayısıyla her kim “Türkiye’deki Suriyelilere vatandaşlık verelim.” diyorsa, her kim “Suriyeliler vatanlarına geri dönmesin ve Türkiye’de kalıcı hâle gelsin.” diyorsa, bilinçli ya da bilinçsiz, açıktan ya da kapalı olarak Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen terör devletine destek veriyor demektir.
İYİ Parti olarak milletimize sözümüz şudur: Emperyalizmin öncülüğünde Türkiye’nin 1.289 kilometrelik güney hattı boyunca kurulmak istenen terör devletine asla müsaade etmeyeceğiz, hiçbir surette Suriye’nin kuzeyinin PKK’ya terör devleti kurması için tahsis edilmesine de asla izin vermeyeceğiz. İYİ Parti iktidarında Suriyelileri vatanlarına geri göndereceğiz. (05 Ekim 2021 Salı)
13
YUNUS EMRE (CHP-İstanbul)
Tabii, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşü bahsini tartışırken bir konuyu unutmamamız gerekir, akılda tutmamız gerekir. Suriye’de ortaya çıkan durum, bu insani kriz, bir doğal afet, kendiliğinden yaşanan bir gelişme falan değil, iktidarınızın çok uzun süredir izlediği yanlış dış politikanın bir sonucu. İktidarınız, bir dönem Suriye’de rejim değişikliğini temel hedef, temel siyasi hedef olarak gördüğü için “Sığınmacı sayısı artarsa Batı Suriye’ye müdahale eder, edecektir.” beklentisiyle Suriye’deki krizi, siyasi krizi ve çatışmaları kışkırtan bir pozisyonda bulundu. Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu bu ağır manzaranın temel sebebi, izlemiş bulunduğunuz bu yanlış politikadır.
Bunun yanında, değerli arkadaşlarım, biz, tabii, Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok tutarlı bir şekilde başından beri bir politikayı savunuyoruz, o politika da şudur: Bizim hedefimizde Suriyeli sığınmacılar yok. Biz ırkçı bir yaklaşımla, yabancı karşıtı bir yaklaşımla meseleyi ele almıyoruz ve şunu söylüyoruz: “Suriyeli kardeşlerimiz de Türkiye’de yaşayan yurttaşlarımız da aslında bu işin mağdurudur, sorumlusu ise iktidarınızdır, iktidarınızın izlediği yanlış politikalardır ve özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerle Türkiye’yi bir sığınmacı deposu hâline getiren yaklaşım tarzınızdır, anlaşmanızdır. Bu bakımdan, olayın sorumlusunun kimler olduğunun da kamuoyu tarafından tabii ki iyi bilinmesi gerekir ve biz birçok defa söyledik, bu sorunun çözümü de mümkündür. Türkiye, Suriye’yle siyasal ilişkilerini hâle yola koyarsa ve yine bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak önerdiğimiz gibi, Orta Doğu’da barışı ve iş birliğini mümkün kılacak bir teşkilatlanmaya gidilirse hem Suriye krizi çözülür hem de Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu bu insani dram manzarası da sona erer.
Bunun yanında, değerli arkadaşlarım, şunu da belirtmek istiyorum: AK PARTİ’nin, Türkiye’nin başına bu büyük sorunu açan AK PARTİ iktidarının bir göçmen politikası da yok. Yani Türkiye bugün kendi nüfusuyla kıyaslanarak düşünüldüğünde, çok önemli sayıda -nüfusunun yüzde 5’inden fazla- sığınmacıya ev sahipliği yapıyor ve iktidarınızın bir göçmen politikası yok, tel tel dökülüyorsunuz, bütün uluslararası raporlar bunları söylüyor, hiçbir sorunu çözebilen bir yaklaşım tarzını ortaya koyamadınız. Türkiye’nin eğitimde, sağlıkta, konutta, istihdamda, birçok alanda kaynakları zaten kıt, bizim yurttaşlarımızın karşı karşıya bulunduğu çok ciddi sorunlar var bu alanlarda, bu kıt kaynaklarımız zaten yetmiyor, bir de üzerine bu ağır manzarayı Türkiye’nin başına açtınız. (05 Ekim 2021 Salı)
14
ATAY USLU (AK Parti-Antalya)
Sığınmacılar konusunda tüm insani, hukuki, vicdani, tarihî kuralları, ilkeleri ihlal eden 1946 zihniyetine geri dönerek “Suriyeliler geri gitsin.” demek yanlıştır arkadaşlar. Gerekli ortam oluşmadan güvenli, gönüllü, onurlu dönüş mümkün değildir. Önce güvenlik sağlanmalıdır. Nitekim, güvenliğin sağlandığı bölgeye bugün 450 bin Suriyeli döndürülmüştür. Bugün Suriyelileri rejime teslim etmek veya PKK’nın, PYD’nin hâkimiyeti altındaki bölgelere teslim etmek kadınların, çocukların ve masumların cinayetine ortak olmaktır. (05 Ekim 2021 Salı)
15
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (HDP-İzmir)
16 Kasımda İzmir Gülbahçe’de ırkçı bir saldırı sonucu, uyurken üzerlerine benzin dökülerek 3 mülteci işçinin yakılmasından büyük bir üzüntü duyuyoruz. Irkçı saldırının bir aya yakın bir süre boyunca kamuoyundan gizlenmesi kabul edilemez. Failin önceden böyle bir saldırıyı yapacağını söylediği, bunun için kolluk tarafından teknik takibe alındığı biliniyor ama neden önlenmemiştir? Türkiye’de başta iktidar partisi olmak üzere, mültecilere karşı ayrımcı dilden, nefret söyleminden vazgeçilmelidir. Bu saldırının sorumlusu topluma nefret tohumları eken iktidardır. (22 Aralık 2021 Çarşamba)
16
BAYRAM YILMAZKAYA (CHP-Gaziantep)
“Bu memleket bizim, hiçbir yere çekip gitmiyoruz.” diyen sağlık emekçisi doktorlara “Gidiyorlarsa gitsinler, yenilerini alırız, yurt dışından doktor getiririz.” diyen zihniyet, herhâlde kendisini memleketin tek sahibi zannediyor. Yoğun çalışma koşulları, şiddet, Covid’e yakalanma riski, bir de düşük maaşlarla birlikte kötü çalışma şartları içinde olan doktorların mesleği hiçbir dönem bu kadar değersiz olmamıştı. Cumhurbaşkanının söylemlerinden anlaşılıyor ki Afganlı, Pakistanlı, Suriyeli doktorları alarak beş dakikalık muayene sisteminde vatandaşı iyice perişan etmenin derdindesiniz. (16 Mart 2022 Çarşamba)
17
TÜRABİ KAYAN (CHP-Kırklareli)
Kırklareli’nin Kofçaz ilçesi Bulgaristan sınırında. Karaabalar, Ahmetler, Ahlatlı, Tatlıpınar, Malkoçlar, Çağlayık köyleri sınıra 100 kilometreden daha yakın. 16 köyün 15’i Kofçaz ile Bulgaristan arasında. Suriyeli sığınmacılar her gün gece yarısından sonra kamyonlarla getirilip bu köylerin yakınlarına bırakılıyorlar. Köylere gelip camları, kapıları çalıp ekmek, telefon vesaire istiyorlar, gece gündüz fark etmiyor. Tarlalarda çalışan insanlara gidip oradan yine aynı şekilde isteklerini sıralıyorlar, halk tedirgin. Bulgaristan sınırını geçenler Bulgarlar tarafından darbedilip tekrar Türkiye’ye gönderiliyorlar. Onların kollarını, bacaklarını da kırıyorlar bir de onların tedavisiyle uğraşıyoruz. Jandarma her gün köylere gelip bu bölgelerden kamyonlar dolusu sığınmacıyı toplayıp tekrar Kırklareli’ne gönderiyor. Orada tedavileri vesaire yapılıyor. Şimdi, bu bölgede insanlarımız oldukça tedirgin ve cinayete sebep olacak olaylardan korkuyorlar, endişeliler,Hükûmetten mutlaka ama mutlaka samimi çözüm bekliyorlar. (12 Nisan 2022 Salı)