Site icon Anahtar TV

Sudan Sebeplerle Savaş

2022 yılı Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın bütün dünyada yankılarıyla geçerken 2023 yılını İsrail’in HAMAS’a karşı başlattığı savaşın yankılarıyla kapatıyoruz. Görünen o ki, bu hamur daha çok su götürecektir. İsrail’ HAMAS bahanesiyle daha önce de Gazze şeridine saldırılar düzenlemişti. Şimdi bu kadar yıkıcı bir savaşa girişmesinin sebebi nedir? Bu sadece olağanlaşmış İsrail-Gazze savaşı mı?

Bu sorunun cevabını almak için daha öncesine gitmemiz lazım.

2013 yılında Rusya destekli ayrılıkçılar Ukrayna’da bir iç savaş başlattı. Savaş sahada Ukrayna güçlerinin yenilgisi, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı, Donbas bölgesinin de facto Ukrayna’dan ayrılması ve sonda Minsk süreciyle 8 yıl devam edecek ateşkesle sonuçlandı. Bu 8 yıl zarfında Ukrayna Batı’dan yardımlar alarak ordusunu yeniledi, yeni silahlar edindi, Avrupa entegrasyonu ve NATO üyeliği sürecini derinleştirdi.

Ardından 2020 başkanlık seçimleriyle ABD başkanlığına demokrat Josef Biden getirildi ve ilk dış politika hamlesi Rusya’yı ABD’nin güvenliği ve istikrarı için öncelikli tehlike ilan etmek oldu. Bu da ABD güvenlik politikasında eksenin Çin’den Rusya’ya doğru kaymasına sebep oldu. ABD Kanada ve Birleşik Krallık’la ile birlikte Ukrayna’da varlığını arttırdı, Ukrayna ordusuna eğitimler vermeye ve birlikte tatbikatlar yapmaya başladı. Bu kışkırtıcı adımların beklenen sonucu da Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi olacaktı.

Daha sonra ABD aniden 20 senedir kontrol ettiği Afganistan’dan çekilme kararı aldı. Ama bu çekilme yerine güçlü ve merkezi bir Afgan Hükumeti bırakmadı; Afganistan topraklarından sürülmüş ve Pakistan kamplarında kalmış Taliban örgütü kısa bir sürede bütün Afganistan’da kontrolü ele geçirdi. Her ne kadar çekilme planları Obama ve Trump dönemlerinde (2014 ve 2018) konuşulsa ve 2020’de Doha anlaşmasıyla resmiyete dökülse de Afganistan’ın ABD tarafından kontrolü devam etmekteydi ve Taliban Afganistan topraklarında varlığını sürdüremiyordu.

İşin ilginç yanı ABD 85 milyar dolar değerinde gelişmiş silahlarını Afganistan’da bıraktı. Bu stratejik bir hata mıydı? Peki ABD bu silahları neden terörist diye nitelediği Taliban’a bıraktı? Çekilme kararı alan ABD için bu silahları çıkarmak çok mu zordu?

Tarih 24 Şubat 2022’yi gösterdiğinde Rusya Ukrayna’ya karşı askeri müdahale başlattı. Bütün dünya bu haberle sarsıldı. Devletler ardarda kahraman Ukrayna halkının yanında yer aldığını gösterdi. Rusya’ya yeni yaptırımlar paketi uygulandı. Ukrayna’ya çok değil savaşı uzun süreye yaya bileceği kadar silah yardımında bulundular. Peki neden 8 yıldır savaşa hazırladıkları Ukrayna’ya güçlendirilmiş yardım paketi ve Rusya’yı hızlı bir şekilde püskürtecek kadar silah verilmedi? Neden defalarca talep etmesine rağmen Ukrayna seması uçuşa kapatılmadı? Neden gelişmiş silahlar yalnızca Ukrayna’nın işgal edilmiş topraklarında kullanılması ve asla Rusya topraklarında kullanılmaması şartıyla verildi?

Bu soruları yanıtlamak için vefat etmiş çılgın Rus politikacı Vladimir Jirinovski’nin Ukrayna savaşıyla ilgili “çok yakında Ortadoğu’da öyle şeyler olacak ki, kimse Ukrayna’yı hatırlamayacak bile. İran’ı başka devletlerle kıyaslamayın” sözlerini hatırlayalım.

Gördüğümüz gibi İran, ABD’nin proxy güçleri tarafından kuşatılmış durumda.

Doğuda Afganistan, Kuzeybatıda Irak Kürdistanı, Batıda Arap koalisyonu, denizlerde ABD gemileri.

Yukarıda sorduğumuz sorulara yine yukarıdaki kronolojiyle baktığımızda anlaşılan şu ki, ABD İran’a silahlı müdahaleye hazırlanıyor. Ancak bunu kendi askeri gücü hesabına değil proxy güçleri hesabına yapmayı planlamaktadır. Aslında bu savaşın provası da yapıldı. Basında çok yer almasa da 2023 yılının Mayıs ayında İran-Afganistan sınırında kısa süreli çatışmalar yaşandı ve İran tarafının topları kullanmasıyla taraflar çatışmaları durdurdular. Bu gibi çatışmalar daha önce de defalarca yaşanmıştı.

İran-Afganistan sınırında Helmend nehrinin su haklarına ilişkin anlaşmazlıklar sebebiyle 1870’lerden beri sık sık çatışmaların yaşandığı malumdur. Daha Mayıs ayınıda Taliban silahlılarının İran sınır karakollarına saldırması da yine aynı su hakları sebebiyle ortaya çıkmıştı. Görünen o ki, su konusu paradoksal olsa da sıcak çatışmaların hatta savaşın fitilini ateşlemek için yine kullanılacaktır.

İran-Afganistan savaşında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi de İran’a karşı harekat başlatabilir. Bu durumda İran’ın proxy güçleri olan Lübnan Hizbullahı ve Yemen Husilerinin İran’a her türlü desteğini kesmek gerekecektir. Bunun için daha önce de olduğu gibi Suudi Arabistan liderliğinde Arap koalisyonu Husilere yeniden savaş başlatabilir, İsrail ise Hizbullahı meşgul tutabilir. Ama bunun için İsrail önce Gazze’den gelen tehlikeyi önlemek zorundadır. İşte bu yüzden İsrail daha önce hiç uygulamadığı bir şiddetle Gazze’ye saldırmakta. Anlaşılan, bu saldırının sonucunda İsrail HAMAS’I tamamen etkisizleştirip Gazze’yi de juri olmasa da de facto ilhak etmek niyetindedir.

Böylelikle İran’ın dışarıdan destek alabileceği iki güç kalıyor; Rusya ve Çin. Rusya’nın Ukrayna bataklığına çekilmesi, esas gücünü ve kaynaklarını bu savaşa aktarması hatta kendisinin İran ve Kuzey Kore’den yardım talebinde bulunması Rusya’nın İran’a desteğini ciddi anlamda kısıtlayacaktır. Ayrıca 2024 yılı boyunca Ukrayna savaşını desteklemek ve sürdürmek planlarıyla Rusya’nın esas gücünü meşgul etmek de bu planın bir parçası olsa gerek.

İran’a destek verecek diğer güç olan Çin ise ekonomisinin hala Batı’ya bağımlı olması, Tayvan sorununu çözememesi nedeniyle çok fazla müdahalede bulunamayabilir.

Peki neden İran?

İsrail ve ABD’li yetkililerin farklı zamanlarda yaptığı açıklamalara göre İran yüzde 20 ve yüzde 60 oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklamış ve bunun sivil amaçlara yönelik kullanılmayacağı yönünde ciddi endişelerini dile getirmişlerdi. Bazı siyaset kulislerinde ise bu oranın yüzde 90’a ulaştığı iddia edilmekte. Ayrıca bu hızda ilerleme İran’ın nükleer başlık elde etmesi için sadece birkaç aya ihtiyacı olduğunu gösteriyor. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, İran’ın 5 nükleer bomba yapmaya yetecek kadar uranyum biriktirdiğini söylemesi Batılı güçler açısından ne kadar endişe verici bir durum olduğunu gözler önüne seriyor.

Böylelikle Batı açısından büyüyen İran tehlikesine bir an önce çözüm bulunması gerekirken en etkili çözümün savaş olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalı, 2024-2025 yılı gibi kısa zamanda İran’da bir savaş başlatılabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir. İran’ın askeri açıdan yeterince güçlü bir devlet olduğu gerçeğine karşın büyük devletlerin değil de onların proxy güçlerinin bu konuda daha aktif rol alacağını tahmin edebiliriz.

Dr. Behlül ALİ

Exit mobile version