Yazar: 16:32 Analiz, Köşe Yazıları, Manşet Haberler

Bir cisim yaklaşıyor: Ekonomik Çöküş, Toplumsal Kutuplaşma ve ABD’de İç Savaş Riski

Amerika Birleşik Devletleri, tarihinin en kritik dönemeçlerinden birinde. Ulusal borç 37 trilyon doları aşarak rekor kırarken, ekonomik kırılganlıklar, toplumsal kutuplaşma ve silahlanma eğilimleri, ülkeyi bir iç savaşın eşiğine mi sürüklüyor? Pandemi sonrası derinleşen sağlık krizleri, gelir adaletsizliği, evsizlik sorunu, mülksüzleştirme politikaları, tüm dünyada çıkarılan orman yangınları ve her türlü dezenformasyonun körüklediği güvensizlik, bu soruyu daha da acil hâle getiriyor.

Hollywood’un kıyamet senaryoları ve popüler kültürdeki “hayatta kalma” temaları, halkı bir kaosa mı hazırlıyor yoksa sadece modern kaygıların bir yansıması mı?

Bu makale, ABD’nin mevcut durumunu ve potansiyel bir toplumsal çöküşün dinamiklerini derinlemesine inceliyor.

37 Trilyon Dolarlık Borç: Ekonomik Bir Saatli Bomba

ABD’nin ulusal borcu, 2025 ortasında 37 trilyon doları aşarak tarihi bir zirveye ulaştı. Özel sektörün borcunu da eklerseniz bu rakam birkaç yüz trilyon doları geçiyor. Ayrıca türev piyasalarının oluşturduğu yapay balonlar ve dünya halklarının borçlandırılması da cabası… Ancak şimdilik ABD’nin kamu borcundan devam edelim. Bu borç, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) %123’üne denk geliyor ve İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en yüksek borç/GSYİH oranı. Kongre Bütçe Ofisi (CBO), mevcut politikalar devam ederse bu oranın 2035’te %130’u, 2055’te ise %156’yı aşabileceğini öngörüyor. Faiz ödemeleri, 2024’te 1 trilyon doları bularak savunma bütçesini geride bıraktı ve federal hükümetin en büyük ikinci harcama kalemi oldu.

Bu borç yükü, sadece ekonomik değil, toplumsal ve siyasi sonuçlar da doğuruyor. JPMorgan CEO’su Jamie Dimon, “yumuşak iniş” senaryosunun pamuk ipliğine bağlı olduğunu belirtirken, “Tahvil Kralı” olarak anılan Jeffrey Gundlach, ABD tahvillerinin güvenli liman statüsünü kaybettiğini ve “büyük bir hesaplaşma”nın yaklaştığını söylüyor. Moody’s, 2024’te ABD’nin kredi notunu “AAA”dan “AA1”e düşürdü; bu durum, borçlanma maliyetlerini artırarak ekonomik büyümeyi tehdit ediyor. Dahası, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Dolar, bir ceza aracına dönüştü,” sözleri, doların küresel rezerv para statüsüne yönelik artan şüpheleri yansıtıyor. BRICS ülkelerinin 2023’te dolar dışı ticareti %20 artırarak küresel finansal sistemi sarsması, bu endişeleri daha da güçlendiriyor.

Ekonomik kırılganlık, halkın günlük yaşamını da vuruyor. Gerçek enflasyon oranlarının resmî rakamlardan (%3-4) çok daha yüksek olduğu, özellikle gıda ve barınma maliyetlerinde %10-13 civarında seyrettiği belirtiliyor (Chapwood Endeksi). Pandemi sonrası artan kiralar ve iş kayıpları, 700.000’den fazla evsizin sokaklarda olduğu bir tablo yarattı (HUD, 2023). Los Angeles’ta evsiz nüfus 75.000’i aşarken, gelir adaletsizliği de derinleşiyor: En zengin %1’lik kesim toplam servetin %32’sini kontrol ederken, alt %50’lik kesim ise sadece %2’lik bir paya sahip (Oxfam, 2023).

Toplumsal Kutuplaşma ve Silahlanma: Ateşe Benzin

Ekonomik kriz, toplumsal kutuplaşmayı körüklüyor. Virginia Üniversitesi’nin 2021 anketine göre, Trump destekçilerinin %52’si ve Biden destekçilerinin %41’i ülkenin iki ayrı ulusa bölünmesini destekliyor. Her iki taraf da diğerini “demokrasiye tehdit” olarak görüyor (%80 ve %84). Bu bölünme, Washington D.C.’deki son güvenlik operasyonlarıyla daha da belirginleşti. Başkan Trump’ın Ulusal Muhafızları devreye sokarak yerel polisi federal kontrol altına alması ve evsizlere yönelik sert politikaları, yerel yönetimlerle gerilimi artırdı. Belediye Başkanı Muriel Bowser bu hamleleri “otoriter” olarak nitelendirirken, Trump, Bowser’ın suç istatistiklerini “sahte” olarak adlandırdı.

Silahlanma, bu gerilimin en tehlikeli boyutunu oluşturuyor. ABD’de 434 milyon ateşli silah bulunuyor (Small Arms Survey, 2023), yani kişi başına 1,3 silah… Proud Boys, Oath Keepers gibi sağ eğilimli milis grupları ve Antifa gibi sol gruplar son yıllarda büyüdü. 2020-2022 arasında silah satışları %50 arttı; Teksas ve Florida gibi eyaletlerde milisler yarı resmî statü kazandı. 2021’de Michigan’da valiye yönelik kaçırma planı gibi olaylar, bu grupların potansiyelini gözler önüne seriyor.

Emekli generallerin “ordu içinde darbe korkusu” uyarısı ve YouGov anketine göre halkın %40’ının önümüzdeki 10 yılda bir iç savaş beklemesi, bu riskin ciddiyetini ortaya koyuyor.

Pandemi Sonrası Güvensizlik: Sağlık ve Özgürlük Krizi

Pandemi, ABD toplumunda derin bir güvensizlik yarattı. Aşı zorunlulukları, karantinalar ve iş yeri kapatmaları, özellikle muhafazakâr kesimlerde “özgürlük gaspı” algısını güçlendirdi. CDC’nin 2023 verilerine göre aşı karşıtlığı %20’den %35’e yükseldi. Gençlerde artan miyokardit vakaları ve kalp krizi oranları, sosyal medyada “aşıların zararlı olduğu” anlatısını besledi. X platformunda bu tür içeriklerin milyonlarca görüntülenme aldığı biliniyor. Hükümetin çelişkili pandemi yönetimi (örneğin, maske politikalarındaki tutarsızlık) ve büyük ilaç şirketlerine duyulan öfke, bu güvensizliği daha da artırdı.

Popüler Kültürün Rolü: Kıyamet Senaryoları ve Hazırlık

Hollywood’un kıyamet sonrası temalara olan ilgisi dikkat çekici. The Last of Us, Black Mirror, Leave the World Behind gibi yapımlar; ekonomik çöküş, siber saldırılar ve toplumsal kaos senaryolarını işliyor. Alone ve Doomsday Preppers gibi programlar, kırsalda hayatta kalma becerilerini popülerleştirdi. Bu içerikler halkı bir krize mi hazırlıyor yoksa sadece modern kaygıların bir yansıması mı? Edward Bernays’in propaganda teorilerinden bu yana medyanın kitleleri şekillendirme gücü biliniyor. Örneğin, Contagion (2011) filmi 2020 pandemisinde referans alındı; Pentagon’un Top Gun gibi filmlere destek verdiği ise belgelenmiş bir gerçek. Ancak, “ana akım medyaya göre” kıyamet senaryolarının “elitler” tarafından organize bir şekilde desteklendiğine dair somut bir kanıt bulunmuyor. Yine de bu içerikler, halkın zihninde “Sistem çökerse ne yaparım?” sorusunu normalleştiriyor. ABD’de 3 milyon “prepper”ın (hazırlıkçı) olduğu tahmin ediliyor (National Geographic, 2023). Bu durum, bireyleri dayanıklılığa teşvik ederken devlete olan güveni de zayıflatıyor. X’te “New World Order” veya “Great Reset” gibi terimlerin milyonlarca paylaşımda yer alması, bu algıyı güçlendiriyor. FBI, 2022’de X platformunda yabancı aktörlerin (özellikle Rusya) kutuplaşmayı artırdığını raporladı.

Yeni Dünya Düzeni ve Dijital Esaret: Komplo mu, Gerçek mi?

“Yeni Dünya Düzeni” (New World Order) ve “dijital esaret” teorileri, küresel elitlerin dünyayı tek bir otoriter sistem altında birleştirme planı yaptığını öne sürüyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun “Büyük Sıfırlama” (Great Reset) önerisi, bu teorilerin merkezinde yer alıyor. Çin’in dijital yuanı ve sosyal kredi sistemi, bireylerin izleneceği bir distopya korkusunu besliyor. ABD’de FED’in dijital para (CBDC) tartışmaları ve Kanada’daki 2022 kamyoncu protestolarında banka hesaplarının dondurulması, bu korkuları somutlaştırıyor. Bu teoriler tamamen saçma olmasa da bazılarının abartılı veya manipüle edilmiş olma ihtimali de mevcut. Teknoloji devlerinin veri toplama pratikleri (NSA’in PRISM skandalı, 2013) ve hükümetlerin gözetim programları, bireylerin izlendiğini kanıtlıyor. Ancak bu durum, “şeytani” bir plandan ziyade ekonomik ve siyasi çıkarlarla açıklanabilir. Örneğin, teknoloji şirketleri veriyle güç kazanırken, hükümetler güvenlik bahanesiyle kontrolü artırıyor. Yine de bu dinamikler, halkın özgürlük kaygısını haklı çıkarıyor.

İç Savaş Riski: Kıvılcım Ne Olabilir?

ABD’deki ekonomik, sosyal ve siyasi faktörler, bir iç savaş için uygun zemini hazırlıyor. Olası kıvılcımlar şunlar olabilir:

  • Seçim Krizi: 2028 seçimlerinde yaşanacak tartışmalı bir sonuç, 6 Ocak 2021 Kongre baskını benzeri olayları tetikleyebilir.
  • Eyalet İsyanı: Teksas veya Kaliforniya’nın federal otoriteye meydan okuması (örneğin, sınır güvenliği veya vergi politikaları), silahlı çatışmalara yol açabilir.
  • Ekonomik Çöküş: Doların rezerv para statüsünü kaybetmesi veya bir borsa çöküşü, kitlesel protestoları ateşleyebilir.
  • Suikast veya Şiddet: Trump veya başka bir liderin hedef alınması, milis gruplarını harekete geçirebilir. (Simpsonlar’ın bir bölümünde Trump’ın 15 Ağustos 2025’te öldürüldüğüne dair spekülasyonlar var. İzleyeniniz oldu mu? Yapay zekâ ürünü mü yoksa “yayınlanmamış” bir bölüm mü acaba?)

ABD’de Olası Bir İç Savaş Modeli

Böyle bir çatışma, 1861 İç Savaşı gibi düzenli ordular arasında değil, daha çok gerilla savaşı ve terörizm tarzında, dağınık bir yapıda olacaktır. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’un Los Angeles’taki protestolar için “iç savaş” uyarısı yapması, bu riskin ciddiyetini gösteriyor.

Çözüm Mümkün mü?

ABD’nin bu krizden çıkması için radikal adımlar atması gerekiyor. Eyaletlere daha fazla özerklik tanınması, vergi reformları ve sosyal harcamalara odaklanılması gerilimi azaltabilir. Ancak mevcut kutuplaşma ve dezenformasyon ortamında uzlaşma zor görünüyor.

Popüler kültür, halkı kaosa hazırlarken aynı zamanda dayanıklılığı da teşvik ediyor.

Soru şu: Bu hazırlık, bir çöküşü önleyebilir mi, yoksa sadece kaosu mu uzatır?

Son Söz

ABD, ekonomik bir saatli bombanın üzerinde oturuyor. 37 trilyon dolarlık borç, derinleşen eşitsizlik, silahlanma ve pandemi sonrası güvensizlik, toplumu bir uçurumun kenarına sürüklüyor. Hollywood’un kıyamet senaryoları belki de bu kaosun habercisi, belki de sadece bir ayna. Ancak kesin olan bir şey var: ABD, kendi tarihinin en kırılgan anlarından birini yaşıyor. Bir iç savaş mı geliyor, yoksa bu sadece bir uyarı mı? Zaman gösterecek ama saat işliyor.

Peki, sizin yaşadığınız coğrafyada durum ne? Coğrafya kader midir yoksa keder mi?

Sevgi ve saygılarımla,

Not: Bu yazı, güncel veriler ve analizlerle hazırlanmıştır. Ek bilgi için Kongre Bütçe Ofisi, HUD ve Small Arms Survey raporlarına başvurulabilir.

Yazan: İhsan Emre Gürcan Kadıköy / 13 Ağustos 2025
[email protected]

(Visited 3 times, 3 visits today)
Kapat
Yandex.Metrica