Yazar: 20:38 Bilim, Editörün Seçtikleri, Köşe Yazıları

Sağlıklı Gelecek İçin Sağlıklı Çocuklar

Savunmasız küçük insan, dünyanın en masum varlıkları;  din, dil, ırk, mezhep gözetmeksizin tüm dünyanın dört elle sahip çıkması gereken insan yavrusu… Geleceğimiz, varoluşuyla  dünyamızı şekillendiren küçük insanlar… Peki çocuklarımız ne durumdalar?

İnsan yavrusunun hem fizyolojik hem psikolojik gelişimi sağlıklı cemiyet için kritik öneme sahiptir. Bu amaç doğrultusunda hem ebeveyn hem de toplum çocukların gelişiminde özen göstermelidir. Çocukluk çağında yaşanan olumlu ve olumsuz tüm deneyimler ilerleyen yaşlarda da etkisini gösterecektir. Günümüzde çocuğa yönelik ihmal ve istismar kendisini farklı çeşitlere göstermektedir ki bunlardan bazılarına örnek verecek olursak; aile korumasından mahrum kalan çocuklar, savaşlarda veya doğal afetlerde ailesini kaybeden çocuklar, ebeveynin ilgisizliği nedeniyle sosyal yetim diye adlandırılan çocuklar, sokakta yaşayan çocuklar, doğum kaydı olmayan çocuklar, zorla silah altına alınan çocuklar, suç şebekelerin ağına düşen çocuklar, insan ticaretine kurban düşen çocukların hepsi savunmasız ve korunmaya muhtaçtır.

İnsanlık var olduğundan beri çocuklar korunaksız kalabilmekte, ihmal ve istismara maruz kalmaktadır.  Bugün dünyamızda 600 milyon çocuk (dünya genelindeki çocukların %30’u) bugün yoksulluk, açlık, eğitimsizlik, sağlıksız koşullar ve hastalıklarla mücadele ediyorlar. Kimileri bu mücadeleye yenik düşüp hayatını kaybediyorken kimileri ise çok zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Dünyada yaşayan 540 milyon çocuk yani her dört çocuktan biri savaş ortamında tehlikeli koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor. Savaşa maruz kalan erkek çocuklar silahlı çatışmaya katılarak hayatlarının baharında ya sakat kalıyor ya da ölüyorlar. Kız çocukları ise savaş ortamında istismara maruz kalıyor ve zihinlerine kazınan travmalar ile hayatlarına umutsuz şekilde devam ediyorlar.

Genel olarak dünyada yaşanan krizlerden ve savaşlardan en çok etkilen ve en ağır bedeller ödeyenler ne yazık ki çocuklardır. Yaşanan ekonomik krizlerde, savaşlarda, olumsuz ilkim koşullarında ve afetlerde çocukların eğitim hayatı, duygusal sağlığı hatta yaşamları ciddi tehdit altına giriyor. Bugün dünyanın gözü önünde Ukrayna’da ve Gazze’de çocuklar savaş suçlarının kurbanlarına çevrilmekte ve mağdurların sayı her gün artmaktadır.

Fakir ülkelerde çocuklar işsizlik, yoksulluk, çocuk işçiliği, sosyal dışlanma, eğitim hayatını devam ettirememe gibi problemlerle karşı karşıya kalıyor. Çocuk yaşta evlenme, şiddete maruz kalma sayısı her geçen gün artıyor. İyileştirilmesi gereken bir yara her geçen gün daha kötüye gidiyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), son açıklamasında dünyadaki çocukların yaklaşık dörtte birinin savaş, kriz ve doğal afetlerin etkilediği ülkelerde yaşadığını belirtti. Burada yaşayan milyonlarca çocuk öksüz, yetim kalıp başka yerlere göç etmek zorunda kalıyor. Savaş ortamında kalan çocukların ise çatışma taraflarınca kaçırılmaları, cinsel istismara, cinsel şiddete maruz kalmaları derin yaralara travmalara yol açıyor. Bu çocukların kendi hayatlarına dair bir etkileri olamazken yaşadıkları ülkeyi, toplumu ileri seviyeye götürmek gibi hayallerin bile oluşması imkan dahilinde değildir. Savaşa, yoksulluğa gözlerini açan milyonlarca çocuk, umudu, mutluluğu tadamadan çaresizce hayatta var olmaya çalışıyor.

Çocuk problemlerinin başında çocuğa yönelik fiziksel, cinsel, duygusal ve ekonomik istismar gelmektedir. Ne yazık ki yaşanılan bu problem dünyada gün geçtikçe derinleşmekte her yıl 1.6 milyon çocuğun istismara uğradığı ve bundan dolayı binden fazla çocuğun hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Çocukluk döneminde olumsuz koşullarda yetişen çocuklarda ilerleyen yaşlarda alkol, madde kullanımı, intihar girişimi gibi davranışlar gözlenmektedir. Bu durumun nihai sonucu toplumun işleyişinin olumsuz yönde etkilemesidir.

Bir diğer sorun günümüzde bütün dünyayı etkileyen düzensiz göç sorunudur ki, burada da en çok mağdur olanlar yine çocuklardır. Özellikle Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Latin Amerika ve Güney Asya bölgelerinde savaşlar ve ekonomik geçimsizlikler nedeniyle ortaya çıkan göç dalgalarında çocukların mağduriyetleri ailelerinden koparılma, insan ticaretine maruz kalma, cinsel istismara uğrama olarak kategorize edilmektedir. Ayrıca göçlerle yeni topluma entegrasyonlarda yaşanana adaptasyon sorunları yetişkinlerden ziyade çocukları etkilemektedir.   Maruz kaldıkları sorunların başında dokümantasyon sorunları, dışlanma,  hor görülme,  hem kendi topluğuna (home community) hem de katıldığı topluluğa (host community) ait olamama gibi toplumsal sorunlar gelmektedir. Bu şartlar altında yetişen çocuklarda kin nefret, öç alma gibi duygular ağır basmakta, böylelikle bu çocukların çeteleşmesi ve ağırlıklı olarak topluma zara verecek farklı tutum ve davranışlar sergilemesi olağan olmaktadır. Bunun en bariz örneği Batı Avrupa’ya farklı yollarla illegal olarak yerleşen Orta Doğu ve Kuzey Afrika kökenli insanların genellikle orada yıkıcı faaliyetlerde bulunmaları gösterilebilir.

Ailelerin, toplumların ve dünyanın umudu olan insan yavrusu geleceğin mimarıdır. Bu mimarlar toplumları ileri seviyeye taşıyacak olanlardır.   Esasında çocuklara sağlanacak olan refah aslında topluma sağlanan refahtır. Çocuklara dil, din, ırk, mezhep gözetmeden sahip çıkmamız toplumların öncelikli görevidir.

Çocukların yaşadıkları psikolojik sorunların ciddiye alınmasının gereğine inanarak ve tüm dünyada çocukları koruyacak ve onları yönlendirecek politikaların geliştirilmesi ve daha da önemlisi uygulanması temennisiyle sağlıklı gelecek için çocuk konusunun hassasiyetle ele alınacağına inanmak istiyorum. Çocukların çocukluğunu yaşadığı, mutlu olduğu bir dünya hayal ederken ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in bu dizesi içimizdekileri çok net özetliyor:

“…Çocuklar  öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.”

Emine ERKEK

(Visited 160 times, 1 visits today)
Kapat
Yandex.Metrica