Kitaplarımı okuyan veya TV’lerdeki programlarımı izleyen değerli arkadaşlardan bir kısmı bazı kişisel tecrübeler yaşadıklarını ileri sürerek araştırmacı olarak benimle temas kurmak istiyorlar. Ve bana sitem ediyorlar.
Kişisel bazı tecrübeler yaşayan veya geleceğe ait rüyalar gördüğünü söyleyen değerli arkadaşlara şunu söyleyebilirim: Herhangi bir konunun araştırılabilmesi için o konunun önce kaynak hâline gelmesi gerekir arkadaşlar. Yani sizler öncelikle tecrübelerinizi yazılı hâle getirip kamuya açmalısınız. Araştırmacılar ve ben ancak elimizdeki kaynaklara dayanarak bir şeyler üretebiliriz. Yoksa ne kadar gerçek veya önemli görülse bile kişisel tecrübeler araştırmacıların hiçbir işine yaramaz.
Müştak Baba da sizin gibi bir insandır. Günümüzden 200 yıl önce yaşamış olduğu hâlde onu araştırmaya değer bulup inceliyoruz çünkü bize ulaştırdığı yazılı bir kaynağı bulunuyor.
Dayanılacak herhangi bir belgesi olmayan arkadaşlara tavsiyem “sözler uçar, yazılar kalır” düsturuyla tecrübelerini yazılı olarak yayınlamalarını söylemek olacaktır.
Tecrübelerinizi bütün araştırmacılara açık hâle getirmelisiniz. “Yazın ve yayınlayın”, ancak o zaman o tecrübeler üzerine çalışma yapılabilir.
“Ben Kehf suresindeki Balık’ım” veya “Beni Ye’cüc Me’cüc gezegenine götürdüler, onları gördüm” şeklindeki kişisel tecrübeleri bu açıdan değerlendirdiğimi ve sizler için ne kadar gerçek görünse bile yazılı olmadıkça, böyle şeylerin hiçbir değeri bulunmadığını üzülerek söylemek zorundayım. Herhangi bir yayınevini veya gazeteyi ikna edip tecrübelerinizi yayınlamalısınız.
Araştırmalarıma ve yazılarıma ilginiz için teşekkür ederim.
Serhat Ahmet Tan
Serhat bey sanirim yanlis anladiniz Benim kitap cikarmak gibi bi derdim yok yada kaynak olmak gibi.sizi ve kitabinizi tnt tvde tanidim sizin kitabinizdan yada tv nizden etkilenip tecrube etmedim Ben sadece ARASTIRMACI YAZAR SERHAT BEYLE paylasmak istedim hepsi bu iyi calismalar….
Sayın Serhat Ahmet Tan, Yuşa tepesindeki kitabeyi yazanın Diyarbakırlı Hafız Muhammed Amedi olduğunu belirtmişsiniz… Bu zatın hakkında malumat edinebileceğimiz bir kaynak var mıdır? Ayrıca bu zat-ı muhteremin Diyarbakırlı olması sizin de belirttiğiniz gibi bugün kürt sorunu açısından ileride yaşanacak konularda önem arz ediyor… Diyarbakır’ın Yahudiler için Kudüs’ten sonra ikinci kutsal kent olduğunu, Tevrat’ta KALNE ŞEHRİ olarak geçtiğini, Hali hazırda bugün Diyarbakır’da tespit edilmiş 9 İbrani peygamber mezarının bulunduğunu, Dünyanın en eski deri üzerine yazılmış Tevrat’ının Diyarbakır’da olduğunu, Diyarbakır Surları üzerinde onlarca Yahudi motifi olduğunu (davud yıldızı, gamalı haç vs) Balıkla özdeşleşmiş olan Hz. Yunus’un Ninovadan çıktıktan sonra Diyarbakır’a (Amida) geldiğini, burada Amida adındaki kadın hükümdarın Yunus peygamberin tebliğini kabul ettiğini, Yunus Peygamber’in bugünkü Diyarbakır surlarının planının çizdiğini ve gökyüzünden bakınca Diyarbakır’ın balığa benzediğini, Hz. Yunus’un ve oğlu Ogeda’nın mezarının Diyarbakır’da olduğunun kayıtlarda geçtiğini, bugün GAP projesine en büyük finansmanı Yahudi şirketlerinin sağladığını düşünüyorum
Merhaba Serhat Bey,
elimde 1-2023, 2-Dev Dağı, 3-Kayıp Kitap 397, 4-Hızır
adlı kitaplarınız var ve ilk üçünü okudum, dördüncüsünü henüz bitirmedim. Öncelikle kutlarım ebced hesabıyla dikkatinizi çeken bilgileri ya da sırları paylaştığınız için. Benim bir sorum var:
Kayıp Kitap 397 adlı kitabınızın 190.sayfasında Maide suresinin 20-26 arasındaki ayetlerine ilişkin yorumunuz hakkında. İsrailoğullarının Kutsal topraklardaki müslümanlardan korkup savaşmadıklarından sözediyorsunuz. Kuran Meallerine baktığımda Maide 22 ‘de zorba bir kavim, zorba bir toplum’dan sözediyor. Siz müslümanlar diye çevirmişsiniz gibi görünüyor. Bu konuda bilgi verebilir misiniz, anlayamadığım bir durum mu var bu sayfada?