Söylenen sözlerin tastikçisi olanlara noter, alıntı yapıp haberdar edenlere gazeteci, zamanın birinde şu, şunu demiş, bu, bunu demiş diyenlere ise tarihçi denir. Günümüz felsefe anlayışı ve felsefe eğitimi bu minvalde işlemektedir, maalesef…
Bugün felsefe adına söylenen, yazılan her şey felsefe tastikçisi, felsefe gazetecisi ve felsefe tarihçilerinin elinden çıkma ve felsefenin ne olduğunu, neye hizmet ettiğini idrak edememenin tezahürüdür. Önce felsefenin ne olduğunu söylememiz ve felsefe yapanların neyi yaptığını değil, neyi yapmadığını incelememiz gerekir.
Felsefe: Varlık, bilgi ve değerler alanıyla ilgili problemleri akılcı, tenkitçi yöntemlerle inceleyen ve temellendiren sistemli fikri faaliyetler bütünü.
Felsefe bir düşünce biçimidir. Bu düşünce biçiminin temelini, kritik/eleştirel düşünme alır. Tanımında da değinildiği gibi felsefe, konuları akılcı ve tenkitçi bir biçimde inceler. Burada değinmek istediğim temel sorun günümüz felsefecilerinin ortaya koyduğu eserlerde, biriken bilgiye bir katkılarının olmamalarıdır. Bu da temel felsefe eğitiminin yanlışlığından gelir. Ülkemizdeki felsefe eğitimi, felsefe tarihi üzerine şekillenmiş ve felsefe gazetecileri yetiştirmek için programlanmıştır. Bu nedenle ülkemizde yeni bir fikir ve düşünce ortaya çıkmamaktadır.
Felsefe eğitimi diyerek dar bir çember içine aldığım bu husus aslında meselenin basitleştirilmesinden başka bir şey değildir. Ülkemizdeki sosyal, siyasal, ekonomik vb sorunlara karşı kitlesel tutumlarda gördüğümüz biat, yozluk ve bir kısmın kabullenmesinin temelinde eğitimimizdeki kritik/eleştirel düşünme eğitiminin eksikliği vardır. Bu düşünce eğitiminin temelinde soru sorma vardır. Hayatta karşımıza çıkan her bilgi, olgu, durum ve kanaate karşı soru sorma erdeminin önemini bizlere öğreten kritik/eleştirel düşünme, eğitimin, felsefenin temelini oluşturur.
Bu düşünce sisteminin en önemli örneğini Hz. Ibrahim’de görürüz. Hz İbrahim rabbini soru sorarak aradı ve rabbim dediklerinin acizliğini gördüğünde kritik düşünmenin en güzel örneğini sergiledi ve noksan olan benim rabbim olamaz dedi.
En’am suresi 76. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü:”Rabb’im budur.” dedi. Yıldız batınca da:” Ben batanları sevmem.”dedi.
- Ay’ı doğarken gördü:”Rabb’im budur.”dedi. O da batınca:”Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum.”dedi.
- Güneş’i doğarken görünce:”Rabb’im budur, bu hepsinden büyük.”dedi. O da batınca dedi ki:”Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”
79.”Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
Sahte Rab’lara, peygamberlere, mehdilere, hocalara kananlar, batıl düşünce, görüş, akımlara kapılanlar, yalancı politikacılara inananlar için en güzel örnektir İbrahim as… Önce soru sorarak, sonra bulduğu cevapları eleştirerek doğruyu bulmanın en güzel örneğini sergileyen o büyük peygamber, meseleleri kritik etmenin önemini bizlere göstermiştir. Bugün karşı karşıya kaldığımız bütün sorunların temelinde eğitimin olduğu herkesin ittifak ettiği bir konu iken, sınav sistemlerini değiştirerek bir yerlere varılmaya çalışılmaktadır. Aslında yapılması gereken ilkokul çağından itibaren çocuklarımıza kritik/eleştirel düşünmeyi öğretmektir. Soru sorma erdemini aşılamaktır. Soru sormaktan korkan çocuklar büyüdüklerinde hesap sormaktan da korkar hale gelirler. İbrahim Peygamberi’in metodu elbette ki doğru olandır. Yanlış olan; soru sormayı yasaklayan zihniyetlerdir ve onlar yukarıda saydığımız sahtelere, batıllara ve yalancılara hizmet etmektedir.
Hasan Basri Akdemir
twitter.com/hbasriakdemir